Hukuk Genel Kurulu'nun 2023/1090 E., 2024/375 K. sayılı kararı

A

Admin

Yönetici
Yönetici
T.C.

Yargıtay

Hukuk Genel Kurulu

2023/1090 E., 2024/375 K.

"İçtihat Metni"




MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2022/173 E., 2023/224 K.

KARAR : Davanın reddine

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.09.2022 tarihli ve

2021/4616 Esas, 2022/6078 Karar sayılı BOZMA kararı


1. Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Adilcevaz Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:


I. ÖN SORUN

4. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkilinin icra takibi konusu 12.500,00 TL bedelli çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olduğu eldeki davada, mahkemece verilen ilk kararın Özel Dairece bozulması üzerine bozma kararına uyularak verilen davanın reddine ilişkin ikinci kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece verilen ikinci bozma kararına mahkemece direnilerek davanın reddine karar verilmiş olması karşısında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi gereğince 2023 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 12.950,00 TL’yi geçmesi gerektiğinden davacı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.


II. GEREKÇE

5. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin icra takibine konu 12.500,00 TL bedelli çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup; mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 12.464,48 TL borçlu olmadığının tespitine, takip konusu asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan %20 oranında kötüniyet tazminatı 2.210,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

6. Davalı vekili tarafından temyiz talebinde bulunulması üzerine Özel Dairece; davalı şirketi temsile yetkili kişiye yapılmayan ödemenin geçerli bir ödeme olmadığı dikkate alınarak bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

7. Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

8. Davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Özel Dairece; dava dışı kişiye yapılan ödemenin geçerli bir ödeme olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın oy çokluğuyla bozulması üzerine, mahkemece önceki kararda direnilerek davanın reddine karar verilmiştir.

9. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye veya duruma göre ilk derece mahkemesinin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağından duraksama bulunmamaktadır.

10. Bundan başka kesinlik sınırı kamu düzenine ilişkin olup sınırın belirlenmesinde dava konusu asıl alacağın değeri dikkate alınır. Başka bir deyişle alacak davalarında kesinlik sınırı belirlenirken yalnız alacağın aslı yani asıl talep nazara alınır; faiz, icra (inkâr) tazminatı, ihtarname, delil tespiti ve yargılama gideri gibi giderler hesaba katılmaz (Baki Kuru: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, Cilt II, s. 1342).

11. Bilindiği üzere 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Kanun'un 427 nci maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. Sonraki yıllarda ise 5219 ve 5236 sayılı Kanun'larda öngörülen katsayılar çerçevesinde miktarlar giderek artmıştır. Buna göre 2023 yılında katsayı artışı sonucu uygulanması gereken kesinlik (temyiz edilebilirlik) sınırı “12.950,00 TL”dir.

12. Eldeki davada; temyiz istemine konu kararın verildiği 14.04.2023 tarihinde, temyiz (kesinlik) sınırı 12.950,00 TL olup, mahkemece reddedilen asıl alacak miktarı 12.500,00 TL olmakla bu sınırın altında kaldığından karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibarıyla mümkün değildir.

13. Hâl böyle olunca, davacı vekilinin temyiz başvurusunun miktar itibarıyla reddi gerekir.


III. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427/2 nci maddesi gereğince davacı vekilinin temyiz başvurusunun miktar itibarıyla REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1 inci maddesi uyarınca miktar itibarıyla karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 10.07.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
 
Geri
Üst