A
Admin
Yönetici
Yönetici
Gelinen noktada Daron Acemoğlu’nun tanımladığı, çiftçinin, üreticinin emeğini sömüren, kısır döngü devam ettikçe kalkınmayı cezaevleri inşa etmede sanan bir akıldan medet ummanın boşuna kürek çekmek olduğunu yaşanan tecrübeler bize gösterdi. İç Anadolu insanı için Çukurova neyse “Aydın Çukuru” da bir zamanlar Konya ve Batısı’nda yaşayan insanlar için dört mevsim iş ve aş umuduyla geldikleri gurbet eliydi. Bir farkla: Çukurova’dan kazandıkları parayla Kayserili Hacı Ömer Sabancı Bossa Tekstili, Darendeli Mehmet Nuri Sabuncu Akdeniz Sanayi'yi kurdular ve bölgenin ekmek kapısı oldular. Bunlara Özbucaklar, Ekenler, Sapmazlar ve Karamehmetler’in de eklenmesiyle Adana aynı zamanda ürettikleri ürünün, örneğin pamuğun katma değerini artıran bir sanayi kenti oldu. Bu örnekler Çukurova hem halkında bir “Girişimcilik Kültürü” hem de bir aidiyet, “Adanalı kimliği” üretti. Bu örneklerin görülmediği “Aydın Çukuru'nda" ise yetişen pamuğu işlemek amacına yönelik kurulan “Aydın Tekstil Fabrikası” ve “Nazilli Basma Fabrikası” devlet eliyle yapıldı. Gerek yerli gerek gurbetçi binlerce insana “ekmek kapısı” olan bu iki fabrikanın devlet tarafından kurulması, bu coğrafyanın “Gökyüzünün altındaki en güzel yer yüzü” olarak tanımlanan, Aydın’da Çukurova'daki gibi Hacı Ömer Ağa ve Mehmet Nuri Sabuncu benzeri rol modellerin çıkmaması nedeniyledir demek yanlış olmaz. Gerek ürettiği sonuçlara gerek Aydın’a göre sahip olduğu ürün deseni açısından daha dezavantajlı olduğu halde sanayileşen bir Denizli bir Gaziantep gibi illerle karşılaştırıldığında Aydın’ın bir Tarım Havzası olmaktan ileri gidememesinde bir kırılma noktası olan bu olgu karşımıza çıkar. Her şeyden önce örnek girişimci eksikliği üreticiyi endüstri ürünlerini hammadde olarak ucuza satmak zorunda kalan tüccarın insafına terk etmektir. Doğal olarak siyaset de su misali içinde bulunduğu kaba/ortama göre şekil aldığından hareketle Aydın çiftçisi Daron Acemoğlu’nun “kısır döngü” olarak tanımladığı çarkın sömürü kaynağı olmuştur. Neydi o kısır döngü hatırlayalım: “Sömürücü siyasal kurumlar sömürücü ekonomik kurumlara yol açar ve onları güçlendirir. Ekonomik döngü de yeniden siyasal kurumları besler ki, bu bir kısır döngüdür.” Oysa 1990’lı yıllarda internetin yaygınlaşmasıyla dünyada klasik tarım yerini yeni bir paradigmaya, katma değeri yüksek, kentlerin de rekabet gücünü artıran entegre sanayiye bırakmıştı. (Paradigma değişimi Vikipedia’da “Her hangi bir alanda yerleşik tüm kurallar ve uygulamaların, içinde bulunulan çağa uygun kavrayış, bakış açıları ve anlayışlarla kökten bir değişime uğramasıdır” diye tanımlanır. Yaşanılan bu kökten değişim sonrası yeni bir anlayış ve kavrayış biçimi olan bir paradigma doğar.) Örnek incir; kurutma ve paketleme tesislerinde işlenir, Paketlenir...İç ve dış pazarlara gönderilir. Bu süreçte üreticiden nakliyeciye, sanayiciye, ihracatçıya, yereldeki esnafa kadar bir çok kesime ekonomik katkı sağlar. Bir de kazancı artıracak markalar üretilir. Ürünlerin işlenmiş şekilde örnek yalnız zeytin olarak değil sıcak sıkım, soğuk sıkım zeytinyağı, zeytin ezmesi, sabun gibi çeşitlendirilerek satılması üreticiden tüketiciye kadar zincirde yer alan herkesin kazancını artırır. Çeşitlenmesi sonucu zenginleşen ürünler Aydın’ı e-ticaretin merkezi bile yapabilir. Paradigma değişimine katkı yapmak amacına yönelik her ne kadar Tarım ve Kırsal Kalınmayı Destekleme Kurumu, AB destekli IPARD programıyla, KOSGEB uzun vadeli kredilerle destek verseler de Aydın sahipsizlikten ne dört mevsim turizmde ne de tarımda entegre sanayiye dönüşümde başarılı olabildi. Nitekim ambalajsız zeytinyağı satışı yasaklanınca genelde pazar, market alış-verişi cep harçlığını karşılayan dar gelirli üreticin geçim kaynağı olan zeytinyağı tüccarda 140 TL’dir ki,bu fiyat edilen masrafının yarısını bile karşılamaz. Bu paradigma değişiminde gecikmenin bölge insanına kestiği faturayı ülke ortalamasının altında kalan kişi başı milli gelirde görülebilir O konuda ne meslek odalarının, ne büyükşehir başta belediyelerin, ne ve killerin ne muhalefetin sesi çıktı. "Bu ilgisizlik yüzünden insanlar, görevi yoksulluğa çare bulmak olanların kısır döngünün gizli ortakları mıdır?" diye sormaktan kendilerini alamıyorlar. Aynı vurdumduymazlık Tekstil ve Nazilli Basma Fabrikalarının kapatılmasında da görüldü ve gelecek kuşakların ileride işsiz kalacak olmasına itiraz eden bile çıkmadı.. Güya Aydın büyükşehir olunca tarım desteklenecek ve kırsaldan kentlere olan göç duracaktı. Ama uygulamada istenilen gerçekleşmedi tam tersi göç daha da hızlandı. Çünkü Büyükşehir tarımı desteklemeyi seçim dönemlerinde üreticiye üç beş çuval gübre,yem dağıtmak olarak anlayınca Ege Et Tesislerine bir yenisi ya da başka türde üretim yapacak yenileri eklenemedi. Üretim tesisi kurmak yerine şirketler yandaşların, hısım, akrabanın geçim kaynağı yerler haline gelince SGK primlerini ödeyemeyen belediyeler batma noktasına geldi. Gelinen noktada Daron Acemoğlu’nun tanımladığı, çiftçinin, üreticinin emeğini sömüren, kısır döngü devam ettikçe kalkınmayı cezaevleri inşa etmede sanan bir akıldan medet ummanın boşuna kürek çekmek olduğunu yaşanan tecrübeler bize gösterdi. O nedenle bir beka meselesi olan paradigmaya-tarıma dayalı entegre sanayi dönemine geçişe - öncülük edecek Aydın’a yeni bir akıl, yeni bir ruh gerektiği ortada... Aksi takdirde herkesin huzurunu kaçıracak olayların yaygınlaşması sonucunda eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dediği gibi yapılmakta olan Çine Cezaevi’ne yenileri eklenmek zorunda kalınır.