A
Admin
Yönetici
Yönetici
Haziran, eğitim dünyası için önemli ve kritik süreçlerle dolu bir ay. Geçtiğimiz hafta sonu orta son öğrencilerimiz liselere geçiş sınavında ter döktü. Bu hafta da gençlerimiz üniversiteye geçebilmek için sınavda ter dökecek. Aileler stresli ve heyecanlı, gençler gergin ve korku dolu… Sevgili genç arkadaşım, Artık son bir haftaya girdin. Belki de “son düzlüğe” çoktan adım attın ve içinde karmaşık duygular taşıyorsun. Heyecan, kaygı, yorgunluk, umut… Bazen tüm bu duyguların hepsi bir arada bazen biri diğerinden daha baskın. İnan bu çok normal ve insani. Seninle paylaşmak istediğim birkaç şey var. Ancak bir akademisyen olarak değil sadece seni anlayan aynı yolları yıllar önce yürümüş hem de meslek lisesinden mezun biri olarak. Sınav kaygısı yaşamak zayıflık değil, beynin savunma mekanizmasıdır. Tehdit algısına verilen doğal bir tepkidir. Belirli bir seviyeye kadar zihni daha odaklı yapmaya çalışır. Ancak ipin ucunu kaçırırsan işte tam da o noktada akşam yemeğini çok kaçırınca hissettiğin rahatsızlık gibi seni ortamdan uzaklaştırır. Olumsuz iç konuşmaların yerini olumlamalar da almasın, bırak… Ve sor kendine “neden yapamayayım ki? Neden olmasın?” Evet belki yeteri kadar çalışmamış olabilirsin. Peki ya çalıştıkların? Onlara haksızlık etmiş olmuyor musun? Son hafta çalışılmaz düşüncesi bir efsanedir. Son hafta genellikle yeni bir konu çalışmamaya özen göster. Tekrar çalışmaları ön planda olsun. Sınav bir sonuç değil, bir süreçtir. Bazen yol gitmek varılan yerden daha çok keyif verir. Daha çok öğretir. Kararlılık, azim, öz disiplin, hayal kurma gücü… Sadece bir üniversiteye değil, hayata hazırlanmanın ta kendisidir. Hedefine ulaşacağın yol bazen düz olmayabilir. Bir meslek lisesi öğrencisi olarak akademisyen olma hayaline “biraz zor” diye bakılan bir dönemin öğrencisiydim. Katsayı problemlerinin olduğu yıllar. Meslek liselerine karşı halen daha toplumumuzda sessiz bir önyargı var. Bundan 20 yıl öncesinde de bu vardı. Peki bir meslek lisesi öğrencisinin üniversite müfredatında yer alan çoğu konuya zaten yıllardır hâkim olduğunu biliyor musunuz? Üniversiteler arasında sınıflandırmalar, etiketlemeler de yine sıkça işitilen söylemler arasında. Gençlerimizin hayallerini önyargılarımızın esiri yapmayalım. Sevgili genç arkadaşım, Önemli olan ben istedim ve yaptım diyebilmendir. Çünkü sana uygun görülmüş rolleri değil, kalbindeki hayalleri seçtiğinde hayat anlam kazanır. Ve unutma, gerçek başarı, bir sıralamaya girmek değil; iç sesine kulak verip o sesi susturmadan yürüyebilmektir. Etiketler silinir, unvanlar değişir… Ama cesaretle atılan her adım, ömrün en sağlam izini bırakır. Sen de bir gün dönüp baktığında “Ben istedim… ve yaptım,” diyebiliyorsan işte o zaman gerçekten başarmışsındır. Mutluluk, varacağın yer değil; kendinle barış içinde yürüdüğün bir yoldur.