Fe Eyne Tezhebun Dolarscope?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Berrin Sönmez nam hatun, Medyascope’un Haçlı fonlarıyla dolup taşan sanal koridorlarında kalem sallarken, Diyanet’in “haya ve edep” hutbesine veryansın etmiş. Çünkü mesele derin, mesele iğneleyici, mesele “bu gidiş nereye?” değil, “bu fonlar nerelere?”


ABD’nin Chrest Foundation’ı, 2016’dan 2020’ye Medyascope’a tam 476 bin 720 dolarcık aktarmış. “Dolarcık” dedim, çünkü bu sadece bir vakfın çerez parası. Almanlar, İngilizler, İsveçliler, İsviçreliler, Danimarkalılar, Hollandalılar, Norveçliler, Belçikalılar... Liste uzar, çuvalları taşar. Bu haçlı koalisyonunun fonladığı medya, yıllardır İslam’a, değerlere, edebe, hayaya veryansın ediyor. Ama ne hikmetse, bu fonlu kalemşörler arasında başörtülü bir “feminist” çıkıveriyor.


Berrin Hanım, 80’ler, 90’lar medyasının seküler çöplüğünden geçmiş, sonunda Medyascope’un dolar kokulu koltuklarında “başörtülü feminist” sıfatıyla arz-ı endam etmiş. Ve şimdi, Diyanet’in “haya ve edep” hutbesine veryansın edip, başörtüsünü açmaya karar vermiş.


Sebep?

Güya baskıya direniş! Hangi baskı, nerede baskı? Hutbeyi okudum, yattım, kalktım, takla attım, Venüs’ün kutsal vadisinu matkapla delerken bile inceledim, bir gram baskı bulamadım. Ama Sönmez, “kurumsal yapılar” lafından başörtüsü dayatması kokusu almış. Hayal gücü bu, Hollywood senaristlerine taş çıkarır! Sönmez’in yazısı, Tekvir Suresi’nin 26. ayetinden “Fe eyne tezhebun”u kapmış, süslemiş, romantik bir garnitür yapmış. Dinci şairlerin akustik aşkıyla Arapça ayetleri alıntalama taktiğini almış, ama içeriği boş.


Diyanet’in hutbesi, haya ve edebi bedene indirgemiş, diyor. Peki, sen ne yapıyorsun, ey fonlu sitenin kalemşoru? Haya ve edebi, Batı fonlarının gölgesinde, feminist ideolojinin dar kalıplarına sıkıştırıp, başörtüsünü bir direniş tiyatrosuna alet etmiyor musun? Haya, ahlaktır, utanmadır, kötüyü reddetmektir. Edep, medeniyettir, nezakettir, inceliktir. Ama sen, bunları alıp “kadın bedeni” ve “kıyafet” üzerinden bir ideolojik kavgaya çeviriyorsun da Medyascope’un çuvalla gelen dolarlarını sorgulamıyorsun? Haya, sadece bacak arasında mı, yoksa o fonların kaynağını sorgulamamakta mı?


Gelelim başörtüsü meselesine. Sönmez, 1981’de cuntaya karşı başını örtmüş, sonra açmış, emekli olunca tekrar örtmüş, şimdi de “dayatma ihtimaline” karşı açıyormuş. Bu palyaço şapkası mı tak çıkar? Kendi ifadesiyle, “Yaradan’la sözleşme” yapmış, ama şimdi o sözleşmeyi yırtıp atıyor. Niye? Çünkü Diyanet’in hutbesinde “peygamber hanımlarına örtülerini yakalarına indirsinler” ayetinden bahsedilmiş. Bu, ona göre zorunlu başörtüsü tehdidiymiş. Senin yazdığın yerin aldığı fonlar, yayımladığı yazılar, savunduğu ideolojiler, bu milletin inancına, kültürüne ne kadar uzak, farkında mısın?


Başörtüsü, İslam’ın emri, “bir imtiyazdır”, der İsmet Özel. 30 yıl önce, “Herkes başörtüsü takamaz, bu üstün bir nitelik meselesidir,” demişti. Bugün sokakta “başı bezli” ama daracık kıyafetlerle löpür löpür dolaşanları görse, herhalde “Bu ne rezillik!” diye haykırır. Tesettür, başını bezle bağlamak değil, bir duruştur, bir ahlaktır. Senin “feminist müslüman” sıfatın, bu duruşu ne kadar taşıyor?

Sönmez’in yazısı, tipik bir fonlu medya tiyatrosu. İslam’ı, haya ve edebi, kendi ideolojik prizmasından eğip büküyor. “Başörtülü feminist” diye bir oksimoron türetip, hem dindarları hem sekülerlere göz kırpıyor.


Müslüman’ın ideolojiye ihtiyacı yoktur. Cihanşümul bir itikad varken, feminist, komünist, faşist sıfatlarla kendini dar kalıplara hapseder mi aklı başında bir insan? Etmez! Ama Sönmez, Medyascope’un dolar kokulu koridorlarında bu sıfatlarla dans ediyor. Diyanet’e “Edep ya hu!” derken, asıl kendi yazısına bakmalı. Fonlu medya, Batı’nın iplerine sarılmış, İslam’a veryansın ederken, edep nerede, haya nerede?


"Ben sizden değilim" diyorsun ya, Vallahi billahi biz de senden değiliz. “Senin dinin sana , benim dinim bana.” Biz hiçbir zaman dolar uğruna dinini satan, Batı'nın fonlarıyla beslenen medya organlarında yazmadık, yazmayacağız!

LA İLAHE DOLAR!

Fe eyne tezhebun diye sormuşsun ya, ben sana söyleyeyim nereye gittiğini: Doğruca Batı'nın çöplüğüne! Ruşen’in Dolar kokusunu aldığı her yere!


Ama bu millet, bu çuvallarla gelen dolarların kokusunu alıyor. Ve o koku, edep ve hayadan çok uzak.
 
Geri
Üst