A
Admin
Yönetici
Yönetici
Çiftlerin aynı yatağı paylaşmaması, ilk bakışta ilişkinin seyrine dair güçlü bir mesaj gibi görünür. Oysa işin özü, bu tercihin neye hizmet ettiğiyle ilgilidir. Yatakları ayırmak tek başına ne bir sebep, ne de bir sonuçtur. Asıl mesele, bu kararın nasıl alındığı ve çiftin duygusal bağını nasıl etkilediğidir. Uzaklık mı, ihtiyaç mı? Genellikle çiftler iki temel nedenden dolayı yataklarını ayırırlar. Birincisi duygusal uzaklık; ikincisi ise fiziksel zorunluluklardır: horlama, farklı uyku düzenleri, gece uyanmaları gibi. Ancak yatak ayırma kararı, altında yatan niyete göre ilişkiyi besleyebilir de, zedeleyebilir de. Karar, bir kırgınlığın ardından, konuşulmadan ve adeta bir ceza gibi alındıysa; bu durum, duygusal bağı zayıflatır. Zamanla yakınlık azalır, duygular geri çekilir ve çiftler birbirinden uzaklaşır. Oysa karar, karşılıklı konuşarak, ihtiyaçlar görüldükten sonra alınmışsa, bu fiziksel ayrılık duygusal bir mesafeye dönüşmeyebilir. Hatta zaman zaman ilişkiye nefes alanı yaratabilir. Yakınlık sadece yatakta mı başlar? Toplumda aynı yatakta yatmak, bir nevi ilişkinin "sağlıklı" olduğuna dair bir sembol gibi görülür. Oysa gerçek yakınlık, geceleri aynı yatağı paylaşmaktan değil, gündüzleri kalpten kalbe kurulan köprülerden geçer. Dokunmak, sarılmak, birlikte gülmek, aynı anda susabilmek… Bu davranışlar sürdüğü sürece, çiftlerin fiziksel alanlarını geçici olarak ayırmaları ilişkiyi tehdit eden bir duruma dönüşmez. Ne Yapmalı? Yatakların ayrılması kararı, eğer plansız, kırgınlıkla ya da iletişimsiz şekilde alındıysa, bu ilişki adına bir risk oluşturur. Ancak birlikte konuşularak, karşılıklı anlayışla alınmışsa, bu durum evliliğe zarar vermek zorunda değildir. Çiftlerin duygusal yakınlıklarını sadece fiziksel yakınlıkla değil, farklı yollarla da beslemesi mümkündür. Birlikte geçirilen kaliteli zaman, açık iletişim, küçük jestler ve temas ihtiyacının fark edilmesi, bağı korumanın en temel yollarıdır. Unutmayın, aynı yatağı paylaşmak elbette yakınlığın bir göstergesi olabilir. Ama asıl bağ, yatakta değil; kalpten kalbe kurulan köprüdedir. Sevgiyle kalın, İyi haftalar