EŞİK'ten savaş tepkisi: Otoriter eril kafalar dünyanın sonunu hazırlıyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), İsrail ve İran arasındaki savaşa yönelik yazılı bir basın açıklaması yayımladı. Açıklamada, savaşın hakim olduğu bir dünya yerine eşitlik ve barışın ön plana çıktığı bir dünya istendiği belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı: ABD ve İsrail'in Ortadoğu'yu paramparça etme politikaları hız kesmeden sürüyor. İsrail, işgal altında olan Gazze'de bir buket yıldır tam bir soykırım olarak değerlendirildi; Lübnan ve Suriye'de sivilleri hedef alan hava saldırılarına devam ediyor. 13 Haziran 2025 günü de ABD desteği ile komşularımız İran'a yönelik büyük bir saldırı başlattı. İsrail, İran'daki nükleer tesisleri hedef alarak işgalci ve yayılmacı politikasını normalleştirmeye çalışıyor. İran'a saldıranlar ve saldırıyı destekleyenler, İslamcı rejimin kadınları genişletme politikalarını kendi işgalci politikalarına meşruiyet için kullanıyorlar. İsrail bir yandan kadının, erkeği, çocuğuyla insanları katlederken, uluslararası hukuka aykırı olarak, işgal edilen Filistin toprak Musevi yerleşimcileri yerleştirirken, Filistin'deki kauçuk yaşaması için elzem olan su kaynaklarını tüketir veya çalarken, zeytin ağaçlarını kökünden sökerken, hastaların tedavi edeceği, hamile kadınların doğum yapması, yeni doğan bebeklerin bakımını yapmak için hastaneleri yerle bir ederken, Ortadoğu'da işte ve LGBTİ+ların en yaşadığı yerde olduğu propagandasını yapıyor. Kadınları ve kadınları araçsallaştırmayın İran'daki Molla rejiminin kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğü, özgürlüğünden mahrum pek çok uygulama olduğu, özgürlükleri için mücadele eden kadınların ve herkese zulmettiği doğru. Ancak bu durumun sömürgeci işgalci devletlerin umurunda çok açık olmadığı görülüyor. ABD Taliban'ın kadınları ve halka zülmünü 1990'larda tamamen göz ardı etmişti. ABD'deki 11 Eylül 2001 tarihindeki patlamalar sonrasında anlık hatırlanmaları ve Afganistan'ı işgal etme gerekçesi olarak kullanıldı. 2021 yılında Afganistanlı kadın ve çocuklarıyla beslediği Taliban rejiminin insafına terk ederek Afganistan'ı terk etti. Bugün İsrail'de benzer bir işgal yapılıyor. İsrail de, yine şaibeli 7 Ekim 2023'te Hamas saldırısını bahane ederek Ortadoğu'da dört devlete anında saldırıyor. İran saldırısı için rejimin “İslamcı” baskılarını bir bahane olarak kullanmaya çalışıyor. Sözümona “güvenlik” amaçlı bu savaş ve saldırı politikalarının sunduğu ürün ortada yer alıyor. Bugün kız çocuklarının okula gidemediği tek ülke olan Afganistan, dünyadaki en zayıf ülkeler arasındadır. Suriye'de Esad rejiminin devredilmesi uğruna iç savaşın körükleyen ve dünyanın yerinden yurdundan ayrılması ve kopmasına sebep olan küresel egemen güçlerin elde ettiği sonuç: Siyasal İslamcı HTŞ'nin yönettiği, Alevilerin ve diğer özgürlüklerin katledildiği, kılık özgürlüğün ellerinden alındığı, kaçırılıp saldırıya uğradığı, insanların, korku ve korku içinde yaşadıkları bir Suriye var dünyada. Elbette ki Eşitlik İçin Kadın Platformu - EŞİK olarak biz kadınlar, baskıcı, otoriter, kadın düşmanı rejimlere karşıyız. Bu nedenle Taliban ve İran İslam rejimine karşı da kadınların ve bu ülkelerin demokratlarının, özgürlüklerinin, özgürlüklerinin ve barış mücadelesinin veren toplumsal güçlerinin haklı mücadelesinin yanındayız. Ancak kadın haklarının küresel emperyalist ve kapitalist güçlerin araçsallaştırma stratejisinin tam karşısındayız. Yerel, farklı ve kültürel değerler soslu ataerkiyi de, insanların değerleri değil, ulusal ve ulusötesi değerlerinin kollayan; Halkların refahını değil bir avuç zengini gözeten otoriter devletlerin çıkarlarını önceleyen emperyalist ataerkiyi de reddediyoruz. Otoriter eril kafalar dünyanın sonunu hazırlıyor Yüzyıllardaki doğayı yıkıma uğratanlar da, silahlanma harcamaları ve savaşlarla insanların hayatlarını mahvedenler de eril zihniyetler. İnsana ve doğaya hükmetme ve tescil edilebilir de alabildiğine sömürme üzerine kurulu bu eril sistemler, yarattıkları insani ve ekolojik tahribatlar ile gezegenin sonunu hazırlıyor. 21. Yüzyılda kana buluyor. Filistin, Ukrayna, Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Yemen ve daha sayamadığımız pek çok yerdeki savaşları geride bırakan hükümetlerin; bu savaşlardan nemalanmaya çalışan hükümet ve ölümler; doğayı, çiçekleri, kadınları, LGBTİ+ları ve tüm “öteki” gördüklerini zapturapt adına çalışmaya çalışan erkek egemen dünyada barışmak istemediğini görüyoruz. Dünyada yükselen eril otoriter dalga, yüzyılların mücadelesi sonucu kabul edilen temel insan hakları, özgürlüğün ilkesini yok diyor; Kazanılmış tüm demokratik yıkımlara yol açıyor. Biz kadınlar BARIŞ istiyoruz. kalıcı, sürdürülebilir bir barışı elbirliğiyle birlikte, barışta yerimizi almak istiyoruz. Her alanda eşit temsil ve şiddetsiz bir hayat için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir ayrımcılığın ve ataerkinin, kapitalist paylaşım savaşlarının, militarizmin, yayılmacı politikaların hiçbir versiyonunun kabul edilmemesi. Bu nedenle; Tüm insanlığı, askeri saldırganlıklara ve işgallere artık daha güçlü bir ses çıkarıyoruz. Soyut barış temennilerinin maçları, sadece savaşa değil; Silahlanmaya, milliyetçiliğe, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve militarizme karşı daha güçlü bir ses çıkarmalıyız. Dünyanın en büyük silah ihracatçısı olan ülkelerin daimi üyesi olduğu BM Güvenlik Konseyi Üyeleri başta olmak üzere, çatışma bölgelerine asker ve silah gönderen, saldırı ve işgalleri destekleyen hükümetler, tüm savaş kayıplarından ve insani krizlerden sorumludur. Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gerçek görevi hatırlatıyoruz. Türkiye'de savaş tehlikesi, ekonomik krizler, kadın haklarına ve insan haklarına saldırı ortamında yaşamak, şiddetsiz ve barışçıl bir ülkede yaşamak istiyoruz. Siyasi iktidar, komşu ülkelerin iç işlerine müdahale etmemeye, Suriye'de, İran'da ve Türkiye'de etnisiteye, dini inançlara, cinsiyet ve cinsel yönetimlere dayalı yönetim tarzını terketmeye çağırıyoruz. Ekonomik ve politik demokrasi, mor-yeşil-kamucu bir ekonomi istiyoruz. Ülkenin iç barışının bir an önce sürdürüldüğü en yakıcı sorunumuzdur. Soyut vaadlerin ötesinde gerçek bir toplumsal barışın işleyişi için tüm siyasal ve toplumsal güçler ile birlikte şeffaf ve somut hedefler üzerine kurulu, atıldığı bir barış sürecinin düzenlenmesini talep ediyoruz.
 
Geri
Üst