Enkazın Bol Olsun

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Gözü dönmüş Nazi diktatörü Fransa’nın kalbi Paris’e kadar ilerlemişti. 1945’e gelindiğinde geride yaklaşık 80 milyon kişinin öldüğü, soykırımların, sürgünlerin yaşandığı, şehirlerin enkaz olduğu koca 6 yıl, dünya tarihine ikinci dünya savaşı olarak geçmişti. İkinci Dünya Savaşından sonra günümüze gelinceye kadar irili ufaklı onlarca savaş oldu. Halen de oluyor, şehirler bombalanıyor, insanlar ölüyor. Modern dünyada açlık ve sefaletin ölüm ile kol kola gezdiği şehirler var artık. En büyük örneği Gazze. Her şey gözümüzün önünde cereyan ediyor ve ne yazık ki bir türlü mâni olamıyoruz. Henüz üçüncü dünya savaşı çıkmadı ama gidişat hiç iyi değil. Dünyanın bu saatten sonra huzur bulacağına inanmayanlardanım. Dünyanın farklı yerlerinde bölgesel ölçekte şiddet ve güvenlik sorunları giderek tırmandırılıyor. Askeri ve savunma harcamalarının bütçedeki payları arttıkça artıyor. Kendini koruyacak silahı yapmak, yapamıyorsan da almak zorundasın. Silah üreticisi büyük devletler, şirketler dünyaya kaos, korku pompalayarak kendilerine yeni pazarlar açıyor ya da mevcut sadık! müşterileri ile yüklü anlaşmalar yapıyorlar. Ülkelerin coğrafyasını, tarihini, taşını, suyunu, iklimini bilmeyen zibidi düşünce kuruluşları hükümetlere rol ve istikamet verme cüretkarlığı içerisindeler. Yahudilerin kayığına binmiş tüccar Trump’ın ve de Amerika’nın demokrasi ve insan hakları gibi evrensel değerler ile ilgili bir kaygısı yoktur. Savaşın maliyetine, getirdiklerine, götürdüklerine bakarlar. Farisilerde demokrasi yok da Suudlarda var mı? Trump’ın en son yaptığı körfez ülkeleri ziyaretinden 3 trilyon doları aşan silah ticaret ve yatırım anlaşmalarıyla ülkesine döndüğünü unutmayalım. Ülkeler, Doğu ile Batı’nın merkez olacağı üçüncü dünya savaşının hemen öncesinde, bekleme odasındalar gibi. Ellerinde sıra fişi olmasa da ekranlardan sırayı takip ediyorlar. Hangi ülke olaya nasıl müdahil olacak, sırada hangi ülke var, mukayeseli ülke analizleri gırla gidiyor. Elimizdeki tüm parametreler büyük bir fırtınanın öncesinde olduğumuzu gösteriyor. Küresel ölçekli büyük bir savaşın olmasını başta ABD olmak üzere büyük devletlerin isteyeceğini düşünmüyorum. Kontrollü olarak gerginliği tırmandırma peşindeler. Onlara göre kontrollü, çerçevesi belirlenmiş savaşlar; ülkelerin muhtaçlığını artıracak, masadaki pazarlık güçlerini azaltacaktır. Ya öngörülen projeksiyon ve stratejik analizler planın dışına çıkarsa? “Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç”, tüm dünya yangın yeri olur. Lübnan’a, Suriye’ye, Yemen’e füzeler gönderen, uçaklarıyla bombalayan İsrail şimdi de İran’ı bombalıyor. İran’ı; diğer İslam ülkeleri ile olan ilişkileri üzerinden bugüne kadar haklı gerekçelerle çok kez eleştirdik. Terör örgütü ile mücadelemizdeki umursamazlığı, Azerbaycan-Ermenistan savaşındaki tutumu, Suriye, Irak ve Yemen’deki mezhepçiliği yüreklerimizi yaktı. Fakat geldiğimiz noktada İsrail’in küstah ve pervasız saldırılarına sessiz kalmayışından, dik duruşundaki kararlılığından dolayı İran’ın hakkını da teslim etmek gerekir. Yarın çok geç olur. Bir an evvel kör mezhepçi siyasetini bırakması hem kendisi hem de İslam dünyasının birliği açısından fevkalade büyük önemi olacaktır. Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayan, Uluslararası Ceza Mahkemesinin yakalama kararına rağmen Amerika’da fink atan günümüzün soykırımcısı Netanyahu, Dünyayı üçüncü savaşa sokmak için her şeyi yapıyor. İçine Hitler’in ruhu kaçmış sapkın adamın yaptıklarını gören her Müslüman, gavur olmasa Hitlerin ruhuna Fatiha okuyacak. Şımarık pervasızlığı ile hareket eden İsrail, dünyayı ve uluslararası hukuku hiçe sayıyor. Sapkın Netanyahu İsrail’i çıkmaz bir sokağa doğru sürüklüyor. Filistin konusunda hassas sinir uçları çok kez test edilen ama bir türlü tek vücut olamayan İslam dünyası için sınırlar çoktan aşıldı. Yeryüzündeki tüm Müslümanların birer kova su dökse sel alacağı İsrail, artık hiç olmadığı kadar güvenlik sorunu yaşayabilir. Sadece İsrail’dekiler değil yeryüzündeki tüm Yahudiler de. İran’ın gönderdiği füzelerden sonra İsrail’deki enkaz görüntüleri kuşkusuz sadece Müslümanları değil vicdan sahibi tüm insanları sevindiriyordur. Netanyahu’ya dur denilmediği sürece sadece İran’da değil her yerde enkaz görüntüleri artacaktır. İsrail’deki enkazların artması sivil vatandaşlardaki korkuyu ve İsrail hükümetine baskıyı artıracaktır. Müslüman coğrafya için enkaz ve gözyaşı manzaraları gündelik hayatın neredeyse bir parçası durumundadır. Ölümle burun buruna yaşayanlar için korku, sadece sözlükteki bir kelime olup gerçek hayatta bir karşılığı yoktur. İsrail’in vadedilmiş topraklara ulaşma planının bedeli elbette ağır olacaktır. Muhakkak Allah’ın da bir planı vardır. Son cümle; (dua niyetine inşaallah) “Enkazın bol olsun İsrail”
 
Geri
Üst