A
Admin
Yönetici
Yönetici
Dravet Sendromu, erken başlangıçlı ve tedaviye dirençli nöbetlerle karakterize edilen, genetik geçişli bir epileptik ensefalopatidir. İlk olarak 1978 yılında tanımlanmış ve başlangıçta “şiddetli myoklonik epilepsi” olarak adlandırılmıştır. Ancak genetik bilimindeki ilerlemeler sonucunda bu sendromun temelinde, voltaj kapılı sodyum kanallarını kodlayan SCN1A genindeki mutasyonların yattığı ortaya konmuştur. Bu keşif, hastalığın tanı ve tedavi yaklaşımını derinden etkilemiştir. Günümüzde Dravet Sendromu, nörogelişimsel bozukluklarla seyreden en önemli pediatrik epilepsilerden biri olarak kabul edilmektedir. Genetik temel ve patofizyoloji Dravet Sendromu’nda en sık saptanan mutasyonlar, SCN1A genindedir. Bu gen, beyin dokusunda özellikle GABA salgılayan inhibitör internöronlarda görev yapan Nav1.1 sodyum kanalının sentezinden sorumludur. GABAerjik sistem, sinir hücreleri arasında elektriksel dengeyi sağlayan temel yapıtaşlarından biridir. SCN1A genindeki patojenik değişiklikler, inhibitör nöronların işlevini zayıflatmakta ve eksitatuvar (uyarıcı) sinyallerin baskılanamamasına yol açmaktadır. Sonuç olarak beyin ağı içinde anormal nöralsenkronizasyon gelişir ve epileptik nöbetler tetiklenir. Bu mutasyonlar çoğunlukla de novo (ailede olmayan, yeni oluşmuş) olup otozomal dominant şekilde ifade edilir. Ailesel geçiş nadirdir. SCN1A dışındaki genlerde (örneğin PCDH19 veya STXBP1) görülen mutasyonlar da Dravet benzeri tablolar yaratabilir, ancak klasik Dravet tanısı çoğunlukla SCN1A ile ilişkilidir. Klinik belirtiler ve seyir Dravet Sendromu’nun ilk klinik belirtisi genellikle yaşamın ilk yılında, çoğunlukla altıncı ay civarında ortaya çıkan uzun süreli bir ateşli nöbettir. Bu nöbet genellikle tonik-klonik tiptedir ve sıklıkla statusepileptikus ile sonuçlanır. İlk yıllarda nöbetler ateşle tetiklenirken, zaman içinde afebril (ateşsiz) nöbetler de tabloya eklenir. Fokal, myoklonik, atonik ve absans nöbet türleri zamanla belirginleşir. Klinik pratikte en çok tercih edilen ajanlar arasında valproik asit, topiramat, klobazam ve stiripentol yer alır. Son yıllarda kannabidiol (CBD) temelli ilaçlar (örneğin Epidyolex), Dravet hastaları için onay almış ve önemli ölçüde nöbet sıklığını azaltabildiği gösterilmiştir. Ayrıca ketojenik diyet uygulamaları, nöbet kontrolünde bazı hastalarda anlamlı yanıt verebilmektedir. Ancak hiçbir mevcut tedavi hastalığı tamamen ortadan kaldırmaz; tedavi, yaşam kalitesini artırmayı ve komplikasyonları azaltmayı hedefler. Dravet Sendromu, erken yaşta başlayan, genetik temelli ve dirençli nöbetlerle seyreden bir epileptik ensefalopatidir. SCN1A mutasyonları hastalığın temelinde yer alır ve inhibitör nöronlarda disfonksiyona yol açarak beyin ağlarında dengesizlik yaratır. Tanı, genetik testlerle doğrulanmalı ve tedavi multidisipliner bir ekip tarafından planlanmalıdır. Erken tanı ve doğru tedavi ile nöbet sıklığı azaltılabilir, yaşam kalitesi belirli ölçüde iyileştirilebilir. Ancak hastalığın kronik seyri göz önüne alındığında, bireyselleştirilmiş izlem ve aile desteği en az farmakolojik müdahaleler kadar önemlidir.