A
Admin
Yönetici
Yönetici
ÖZEL HABER- Diyarbakır Adliyesi’nde bir dönemin derin gölgeleri ile adliyeden çalınan ve bazı karanlık güçler tarafından örtbas edilen yarım ton uyuşturucu dosyasını yeniden açıyoruz.
Diyarbakır’da sözde iş insanı İsmail Özşanlı ismi, bir kez daha gündemde. Özşanlı’nın bir dönem FETÖ’cü Başsavcı ve hakimlerle kurduğu ilişkiler, rakiplerini tasfiye etme yöntemleri ve Diyarbakır Adliyesi’ndeki kayıp uyuşturucu dosyasının akıbeti, soru işaretleriyle dolu.
Diyarbakır Adliyesi’nde geçmiş yıllarda yaşanan bazı karanlık işler, kamuoyunun dikkatini yeniden bu adliyenin koridorlarına çevirdi. İddiaların odağında ise, uzun süredir Diyarbakır iş dünyasında faaliyet gösteren, ancak ismi sıklıkla adliye içinde şu an bazıları tutuklu, bazıları da meslekten men edilen FETÖ’cü Başsavcılarla kurduğu karanlık ilişkilerle anılan bir isim var: İsmail Özşanlı.
2018 yılında Diyarbakır Adliyesi’nde delil deposundan çalınan 500 kilogram uyuşturucu maddesi ile ilgili soruşturmanın akıbeti, hala belirsizliğini korurken, dosyanın bazı isimlerce “üstünün kapatıldığı” iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Söz konusu uyuşturucu maddelerin kaybolmasıyla ilgili olarak, o dönemde adliyede yemek hizmeti veren İsmail Özşanlı’ya ait yemek firması çalışanları, şüpheli olarak öne çıkmış bir kişi ise, tutuklanmıştı. Bu firmanın ise İsmail Özşanlı’ya ait olduğu ve uyuşturucuyu çalan şahsın bu şirkette sigortasız olarak çalıştığı belirlenmişti. Ancak ne ilginçtir ki, dosya ile ilgili hiçbir adım atılmadı ve olay sadece bir kişiye yığıldı.
Kumpas Ağları ve Adliye İlişkileri
İddialar yalnızca bununla da sınırlı değil. Özşanlı’nın, o dönem Diyarbakır Adliyesi’nde görev yapan bir başsavcı ve bazı hâkimlerle yakın ilişkiler kurduğu ve bu ilişkileri kullanarak, kendi sektöründeki rakiplerine yargı eliyle kumpaslar kurduğu öne sürülüyor. Rakip firmaların haksız yere soruşturmalara maruz bırakıldığı, bazı işletmelerin mali açıdan çökertildiği, hatta bazı isimlerin özgürlüklerinin keyfi nedenlerle ellerinden alındığı konuşuluyor.
Herkes Biliyor, Ama Kimse Konuşmuyor
Konuya yakın kaynaklar, “Diyarbakır’da bu ismi bilmeyen yok. Ama konuşan da yok. Çünkü çok güçlü bağlantıları olduğu söyleniyor. Kimse bu karanlık ilişki ağını kurcalamaya cesaret edemiyor,” diyor. Peki, İsmail Özşanlı bu gücü nereden alıyor? Yargı içindeki hangi eller bu kumpaslara göz yumdu, ya da ortak oldu? 500 kilogramlık kayıp uyuşturucu dosyası neden hala açıklığa kavuşmadı? Bu sorular Diyarbakır kamuoyunda yüksek sesle sorulmaya başlandı.
Kirli Dosyalar Açığa Çıkmalı
Hukukçular ise, “Bu iddialar, ortada ve sadece adli bir skandal değil, organize bir suç yapılanması var demektir,” diyerek kapsamlı bir HSK ve Yargıtay denetimi çağrısında bulunuyor.
İsmail Özşanlı ismi etrafında şekillenen bu karanlık portre, sadece bir iş insanının değil, yargının içinde kimi ellerin nasıl bir kumpas mekanizmasına dönüşmüş olabileceğini gösteriyor. Diyarbakır Adliyesi’nde kaybolan uyuşturucular, kapatılan dosyalar ve çökertilen şirketler…
Bu derin ilişkiler ağı çözüldüğünde, Türkiye’nin en çarpıcı adliye skandallarından biri ortaya çıkabilir.
Diyarbakır’da sözde iş insanı İsmail Özşanlı ismi, bir kez daha gündemde. Özşanlı’nın bir dönem FETÖ’cü Başsavcı ve hakimlerle kurduğu ilişkiler, rakiplerini tasfiye etme yöntemleri ve Diyarbakır Adliyesi’ndeki kayıp uyuşturucu dosyasının akıbeti, soru işaretleriyle dolu.
Diyarbakır Adliyesi’nde geçmiş yıllarda yaşanan bazı karanlık işler, kamuoyunun dikkatini yeniden bu adliyenin koridorlarına çevirdi. İddiaların odağında ise, uzun süredir Diyarbakır iş dünyasında faaliyet gösteren, ancak ismi sıklıkla adliye içinde şu an bazıları tutuklu, bazıları da meslekten men edilen FETÖ’cü Başsavcılarla kurduğu karanlık ilişkilerle anılan bir isim var: İsmail Özşanlı.

2018 yılında Diyarbakır Adliyesi’nde delil deposundan çalınan 500 kilogram uyuşturucu maddesi ile ilgili soruşturmanın akıbeti, hala belirsizliğini korurken, dosyanın bazı isimlerce “üstünün kapatıldığı” iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Söz konusu uyuşturucu maddelerin kaybolmasıyla ilgili olarak, o dönemde adliyede yemek hizmeti veren İsmail Özşanlı’ya ait yemek firması çalışanları, şüpheli olarak öne çıkmış bir kişi ise, tutuklanmıştı. Bu firmanın ise İsmail Özşanlı’ya ait olduğu ve uyuşturucuyu çalan şahsın bu şirkette sigortasız olarak çalıştığı belirlenmişti. Ancak ne ilginçtir ki, dosya ile ilgili hiçbir adım atılmadı ve olay sadece bir kişiye yığıldı.
Kumpas Ağları ve Adliye İlişkileri
İddialar yalnızca bununla da sınırlı değil. Özşanlı’nın, o dönem Diyarbakır Adliyesi’nde görev yapan bir başsavcı ve bazı hâkimlerle yakın ilişkiler kurduğu ve bu ilişkileri kullanarak, kendi sektöründeki rakiplerine yargı eliyle kumpaslar kurduğu öne sürülüyor. Rakip firmaların haksız yere soruşturmalara maruz bırakıldığı, bazı işletmelerin mali açıdan çökertildiği, hatta bazı isimlerin özgürlüklerinin keyfi nedenlerle ellerinden alındığı konuşuluyor.
Herkes Biliyor, Ama Kimse Konuşmuyor
Konuya yakın kaynaklar, “Diyarbakır’da bu ismi bilmeyen yok. Ama konuşan da yok. Çünkü çok güçlü bağlantıları olduğu söyleniyor. Kimse bu karanlık ilişki ağını kurcalamaya cesaret edemiyor,” diyor. Peki, İsmail Özşanlı bu gücü nereden alıyor? Yargı içindeki hangi eller bu kumpaslara göz yumdu, ya da ortak oldu? 500 kilogramlık kayıp uyuşturucu dosyası neden hala açıklığa kavuşmadı? Bu sorular Diyarbakır kamuoyunda yüksek sesle sorulmaya başlandı.

Kirli Dosyalar Açığa Çıkmalı
Hukukçular ise, “Bu iddialar, ortada ve sadece adli bir skandal değil, organize bir suç yapılanması var demektir,” diyerek kapsamlı bir HSK ve Yargıtay denetimi çağrısında bulunuyor.
İsmail Özşanlı ismi etrafında şekillenen bu karanlık portre, sadece bir iş insanının değil, yargının içinde kimi ellerin nasıl bir kumpas mekanizmasına dönüşmüş olabileceğini gösteriyor. Diyarbakır Adliyesi’nde kaybolan uyuşturucular, kapatılan dosyalar ve çökertilen şirketler…
Bu derin ilişkiler ağı çözüldüğünde, Türkiye’nin en çarpıcı adliye skandallarından biri ortaya çıkabilir.