A
Admin
Yönetici
Yönetici
2023 yılının Şubat ayında beni çok rahatsız eden bir mevzu gündeme gelmişti: İlahiyatçı Recep İhsan Eliaçık’ın, İstanbul 1. Sulh Mahkemesi 06 Şubat 2023’te, Diyanet İşleri Başkanlığının talebi ve şikâyeti üzerine Yaşayan Kur’an Türkçe Meal-Tefsir adlı çalışmasına basım, dağıtım yasağı ve toplatılma kararı getirilmişti. İhsan Eliaçık’ın kitabının yasaklanmasının ardından bazı yazarlar ortak açıklama yayımladı ve imza kampanyası başlattı. Medyascope’un web sitesinde, 23 Şubat 2023 tarihli paylaşımında yazarların açıklaması ile ilgili şu bilgi yayımlandı: “İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi 06 Şubat 2023’te, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi ve şikâyeti üzerine R. İhsan Eliaçık’ın Yaşayan Kuran Türkçe Meal ve Tefsir adlı eserini toplatma ve imha kararı aldı. Aynı Din İşleri Kurulu, daha önce de İslam’ın temel niteliklerine aykırılık iddiasıyla Kasım 2019’da Edip Yüksel’in Mesaj Kur’an Çevirisi ve Mayıs 2022’de Prof. Dr. Gazi Özdemir’in Son Davet Kur’an adlı meali hakkında da toplatma kararı almıştı. Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri bu yetkiyi kendilerine 2018’de yayınmanan KHK’nın verdiğini, bu yetkiye dayanarak 2019’da Diyanet’in genelge yayınladığını ve bu doğrultuda daha önceki yıllarda sadece Arapça mushaflarla sınırlı olan denetleme, inceleme, toplatma ve imha yetkisinin Türkçe mealleri de kapsayacak şekilde genişletildiğini söylemektedirler. Bu doğrultuda Sulh Ceza Mahkemeleri de Diyanet’ten gelen yazı üzerine Basın Kanunu’nun 25. Maddesine dayanarak toplatma ve el koyma kararları almaktadır. Basın Kanunu’nda “İslam dininin temel niteliklerine aykırılık’” diye bir cümle geçmemektedir. T.C Kanunları’nda böyle bir madde bulunmamaktadır. 2019’da çıkarılan KHK ve buna dayanarak 2019’da yayınlanan Diyanet genelgesi açıkça Anayasa’nın 26. Maddesi’ndeki ‘Düşünce ve İfade Hürriyetine’ ve bunun sınırlanması ile ilgili paragraflara aykırıdır. Kanunun suç saymadığı bir fiil suç sayılarak TCK 271.’de geçen ‘suç icat etme’ fiili işlenmektedir.” Gündeme gelen tepkiler sonrasında meallerin yayını ve satışı devam etti. Bu yasaklama kararının gündeme gelmesiyle kitap hazır satıştayken satın alayım deyip Prof. Gazi Özdemir’in Son Davet Kur’an adlı mealini satın aldım. İşte bu yasaklama hamlesi bende böyle bir etki yarattı. İyi ki de almışım. Tek meal üzerinden gitmektense karşılaştırmalı meal okumanın ne kadar önemli olduğunu bu şekilde fark etmiş oldum. Üstelik Antakya doğumlu olup ana dili Arapça olan Gazi Özdemir’in Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu olup ihtisasını nöroloji alanında yaptığını, Beyin ve Din adlı kitabın yazarı olduğunu bilmek işin rengini değiştirdi. Kur’an-ı Kerim’in, yalnızca ilahiyatçıların tercüme edip yorumlayamayacağı ölçüde geniş bir alan olduğu kanaatindeyim. Sene 2025, aynı konu yine gündemde. Vazgeçilmemiş, unutulmamış, sadece bir süreliğine beklenmiş. Mealleri yasaklanan yazarlara yenileri eklendi. Prof. Mustafa Öztürk’ün bu konuya tepki olarak yayımladığı videoları YouTube’ta yayında… Bu iş sıkıntıılı… Diyanet İşleri Başkanlığının yapmaya çalıştığı nedir? Yapılmak istenende nasıl bir niyet aranmalıdır? Diyanet İşleri hangi mealin geçerli olduğuna, hangi akla dayanarak karar verip diğerlerini imha etmeye karar vermiştir? Benim adıma ne okuyup ne düşüneceğime dair karar verme yetkisini kendinde nasıl bulmaktadır? Kur’an-ı Kerim’i okumadan yalnızca duvarına asıp indirilirse günah sayan, Yalnızca Arapçasını okuyup veya dinleyip kendine iletilen mesajdan bihaber olan, Ramazan’da TV programlarında akla hayale gelmeyecek sorular sorup “Kur’an’da bununla ilgili ne yazıyor?” deme zahmetinde bulunmayıp program yapan kişiye sonuna kadar itimat eden, Bir iki ayeti arabasının camına yazıp Kur’an’ın önerdiği yaşam tarzının çok dışında yaşayan, Dilinden Allah kelamını düşürmeyip yaptığı yolsuzluğa, hırsızlığa veya cinayete Allah’ı şahit tutma cüreti gösteren, Allah görüyor, Allah biliyor deyip Kur’an’ın ilettiği mesajlara gözünü yuman, işine geldiği gibi çarpıtan, Süleyman Çelebi’nin Mevlid adlı mesnevisini Kur’an’ı Kerim’den ayetler sanan, Diyanet İşleri Başkanı’nın gaflarla dolu açıklamaları varken buna hak veren, Tepki almadıkça meydanı boş bulup işi çocuk evliliklerine dair fetva vermeye kadar vardıran pedofililer varken, insanımız bu cehalette boğulurken İncil ücretsiz dağıtılırken “Okuyun, tüm melalleri okuyun, yeter ki okuyun.” demesi gerekirken mealleri imhaya karar veren Diyanet çalışanları hangi düşünceye hizmet etmektedir?