A
Admin
Yönetici
Yönetici
Lanetli kavim İsrail, Filistin ve Gazze’yi yerle bir ederken şimdi de gözünü İran’a ve Suriye’ye dikti. Herkesin bildiği “Arz-ı Mevud” planı adım adım ilerliyor. Siyonist İsrail’in açıklamalarına bakılırsa bölgede tek çekindikleri Türkiye kaldı. Zaten İran ve Suriye’den sonra da sıranın bizde olduğunu artık bilmeyen yok. Bütün bu yaşananları ve sonrasında olacakları yıllar önce rahmetli Erbakan Hocam çok güzel anlatmıştı. Anlatmıştı anlatmasına da, anlamadık. Kıymetini bilemedik, öldükten sonra hak verdik. Mekânı Cennet olsun. Yine de çok boş da durmadık çok şükür. Yıllar öncesinde başlayan savunma sanayi hamlelerimizi bugün daha iyi anlayabiliyoruz değil mi? Hakkını vermek gerekirse hemşehrimiz Bayraktar Ailesinin yıllar öncesinden savunma sanayisi için kollarını sıvayıp yaptıkları icatlar bugün Türkiye’nin savunma alanında güvencesi oldu. Bu yönde Selçuk BAYRAKTAR için “Bir Türk dünyaya bedeldir.” Sözünün vücut bulmuş halidir diyebiliriz. Yıllardır başkalarının kapısında bekledik. Parasıyla bile bize vermedikleri silahları, savaş uçaklarını, savunma sistemlerini artık kendimiz yapıyoruz. Elhamdülillah! Bunları yaparken de artık en büyük gücümüz kendimize olan güvenimiz olmuştur. Türkiye artık figüranlığı reddedip oyun kuruyor, arabulucu oluyor. Eskiden bir İHA hayali bile kuramazdık. Bugün semada özgürce dolaşan Bayraktar TB2’ler, AKINCI’lar, ANKA’lar sadece gökyüzünü değil, milletin öz güvenini de kanatlandırıyor. SİHA'larımız dünyanın dört bir yanında konuşuluyor. Üstelik sadece askeri başarılarıyla değil, stratejik dengeleri de değiştiriyoruz. Bunun yanında savunma sanayinde sadece üreten değil; tasarlayan, geliştiren ve ihraç eden bir ülke de olduk. Kendi savaş gemimizi yapan, zırhlı aracımızı kendimiz üretip roket teknolojisinde bile dünya sahnesinde yer alan bir ülkeyiz diyebiliriz. ATAK helikopterleri, Altay tankı, TCG Anadolu gibi dev projeler artık Türk mühendislerinin alnının teriyle şekilleniyor. Stratejist olmaya gerek yok. Bütün bu hazırlıklar, Orta Doğu’da sadece güçlü olma zorunluluğumuz olduğu için değil, elbet İsrail ya da piyonları ile bir gün karşı karşıya geleceğimiz içindir. O gün de çok uzakta değildir. Bunun için de ilk önce birlik ve beraberlik ruhumuzu diri tutacağız. Esasen bu toprakları ayakta tutan ne tanktır ne de tüfek. Biz bir aradaysak, Türkiye dimdik ayaktadır. Biz aynı bayrağın gölgesinde, aynı duaların sesiyiz. Bölünmedikçe eğilmeyiz, dağılmadıkça da yenilmeyiz. Sözlerime son verirken, vicdanı ve imkânı olanlar için her yazımda hatırlatıyorum, deprem ve deprem bölgesindekileri ne olur unutmayın, her daim hatırlayın. Gazze’de soykırım var, unutma, unutturma! Sağlıcakla kalın.