A
Admin
Yönetici
Yönetici
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte dijital cihazlar günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, tabletler ve televizyon ekranları önünde geçirilen zamanın artması, "dijital göz yorgunluğu" olarak adlandırılan yeni bir sağlık sorununun yaygınlaşmasına yol açıyor. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Belma Karini, özellikle uzun süre ekran başında kalanlar için önemli uyarılarda bulunarak, görme hijyeni konusunda farkındalığın artırılması gerektiğini vurguluyor. Dijital Göz Yorgunluğu Belirtileri ve Nedenleri Dijital göz yorgunluğu, uzun süre ekrana bakmanın neden olduğu bir sendrom olarak tanımlanıyor. Gözlerde kuruluk, batma, yanma, kızarıklık ve sulanma gibi belirtilerle başlayan bu durum, bulanık görme gibi görsel sorunlarla da kendini gösterebiliyor. Dr. Karini, bu belirtilerin sadece gözlerle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda baş ağrısı, boyun ve sırt ağrısı gibi sistemik semptomlara da yol açabildiğini belirtiyor. Özellikle masa başı çalışan yetişkinler ile uzaktan eğitim gören çocuklarda dijital göz yorgunluğunun giderek yaygınlaştığına dikkat çekiyor. Bu sağlık sorununun temelinde birkaç önemli faktör bulunuyor. Ergonomik olmayan oturuş biçimleri ve ekrana yanlış mesafeden bakılması fiziksel sorunları tetiklerken, sürekli yakın mesafeye odaklanmak göz kaslarının yorulmasına sebep oluyor. Ayrıca, ekran karşısındayken göz kırpma sıklığının azalmasıyla birlikte kuru göz problemi de ortaya çıkıyor. Bu faktörlerin bir araya gelmesi hem görsel hem de fiziksel rahatsızlıkların artmasına neden oluyor. Göz Sağlığını Korumanın Yolları Op. Dr. Karini, dijital göz yorgunluğunu önlemek ve göz sağlığını korumak için uygulanabilecek pratik yöntemlere işaret ediyor. Günlük hayatta kolayca benimsenebilecek 20-20-20 kuralı, göz kaslarının dinlenmesine yardımcı olarak yorgunluğun azaltılmasında önemli rol oynuyor. Bu kurala göre, her 20 dakikada bir 20 saniye boyunca yaklaşık 6 metre uzağa bakmak gerekiyor. Ayrıca ekranın göz hizasının biraz altında konumlandırılması ve ortam ışığının dengeli olması, gözlerde oluşabilecek yorgunluk ve rahatsızlıkları azaltıyor. Bunun yanında yansıma önleyici camlara sahip gözlüklerin kullanımı göz konforunu artırırken, kontakt lens kullanıcılarının nemlendirici göz damlaları ile göz yüzeylerini desteklemesi öneriliyor. Göz sağlığı için beslenme alışkanlıklarının da büyük önemi bulunuyor. A ve E vitamini ile Omega-3 açısından zengin besinler, göz dokularının sağlıklı kalmasına katkı sağlarken, düzenli ve kaliteli uyku da gözlerin dinlenmesi açısından kritik bir faktör olarak öne çıkıyor. Çocuklarda Dijital Ekran Kullanımına Dikkat Dijital ekranların sadece yetişkinler için değil, gelişme çağındaki çocuklar için de önemli riskler taşıdığına dikkat çeken Dr. Karini, yapılan araştırmalara göre 10-17 yaş arası çocukların büyük çoğunluğunun günde üç saatten fazla ekran karşısında zaman geçirdiğini aktarıyor. Bu durumun sadece göz sağlığını değil, miyopi gelişimi, dikkat problemleri ve uyku bozuklukları gibi pek çok sorunu da beraberinde getirdiğini belirtiyor. Amerikan Pediatri Akademisi'nin önerilerine göre 0-2 yaş arası çocukların ekran kullanımının tamamen yasaklanması, 2-5 yaş arası ise günlük sürenin bir saat ile sınırlandırılması gerektiği ifade ediliyor. Görme Hijyenine Önem Vermek Hayat Kalitesini Artırıyor Op. Dr. Belma Karini, dijital teknolojilerin hayatımızdaki yerini kabul etmekle birlikte, bu yeni yaşam tarzının göz sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı toplumun bilinçlenmesi gerektiğini söylüyor. Görme hijyenine dikkat ederek hem göz sağlığını hem de genel yaşam kalitesini korumanın mümkün olduğunu vurgulayan Dr. Karini, dijital alışkanlıkların gözden geçirilmesinin herkes için bir gereklilik olduğunu ifade ediyor. Artan dijital ekran kullanımına karşı alınacak önlemler, uzun vadede daha sağlıklı ve konforlu bir görme deneyimi sağlayacak.