Cübbeler Yürüyemedi Ama Tarih Yürümeye Başladı. "Savunmayı Savunuyoruz"

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
İstanbul Barosu öncülüğünde yapılan anayasal protestoya yönelik engelleme, sadece savunma hakkına değil, toplumsal belleğe de yönelmiş bir saldırıydı. Ama tarih, hep olduğu gibi yine cübbeleri yere düşürenleri değil, onları onurla taşıyanları hatırlayacak. İstanbul’da 2025 Haziran’ı, anayasanın fiilen askıya alındığı bir dönemin simgesi olarak kayıtlara geçti. İstanbul Barosu'nun öncülüğünde, "Savunmayı Savunuyoruz" diyerek barışçıl biçimde toplanan avukatlara karşı, polis ablukasıyla cevap verildi. Fiziksel şiddet uygulanmasa da, yürümeleri engellendi. Baro başkanlarının konuşmaları dahi kuşatma altında yapıldı. Bu olay, sadece bir gösteriye müdahale değildir. Bu, anayasanın 135. ve 36. maddeleri başta olmak üzere, hukuk devletinin tüm temel ilkelerine karşı sistematik bir meydan okumadır. Bu tür saldırılar yeni değil. 1949’da İzmir Baro Başkanı Osman Nuri Tekeli, dönemin siyasi baskılarına karşı çıktığı için hakkında dava açılmıştı. 1971’de sıkıyönetim mahkemeleri avukatsız yargılamalarla savunma hakkını ortadan kaldırmıştı. 1999’da, Abdullah Öcalan’ı savunmayı kabul eden avukatlar hedef gösterilmiş, dövülmüş, gözaltına alınmıştı. 2016 sonrası ise OHAL döneminde binlerce avukat ihraç edildi, barolar parçalanmak istendi, muhalif çıkış yapan barolar "kayyum" tartışmalarının kıyısına getirildi. Bugün bu zincirin son halkasıyız. Ve barolar, belki de ilk kez bu kadar net, bu kadar yüksek sesle, bu kadar kararlı biçimde ayağa kalktı. Çünkü artık savunmanın kendisi tehdit altında. Gazeteciler, seçilmiş belediye başkanları, Kürt siyasetçiler, doğa savunucuları, akademisyenler, sendikacılar cezaevinde. Ve bugün artık kimsenin hak aramak için gideceği bir bağımsız mahkeme kalmadıysa, barolar da hedef alınır. Çünkü bir halkın savunması çökertildiğinde, sıranın kimde olduğu sorusu anlamını yitirir: Herkes sıradadır. İstanbul Barosu'nun ve diğer illerdeki baroların ayağa kalkışı bu nedenle yalnızca bir meslek tepkisi değildir. Bu, anayasal bir düzene dönme çağrısıdır. Bu, adaletin yeniden halktan yana kurulması için atılan ilk adımdır. Bu, bir tarihsel uyanıştır. Ve şunu unutmayalım: Cübbeler yürüyemedi belki, ama bu toplumun adalet yürüyüşü çoktan başladı. Ve artık durmaz. Hasan Baki ÇİFÇİ 24.06.2025
 
Geri
Üst