A
Admin
Yönetici
Yönetici
CGTN Türk Dış Haberler Servisi Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, 16-18 Haziran tarihleri arasında Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenecek Çin-Orta Asya Zirvesi’ne katılmak üzere bölgeye gidiyor. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in davetiyle gerçekleşen zirve, Çin ile Orta Asya ülkeleri arasındaki çok taraflı işbirliği sürecinde yeni bir kilometre taşı olarak görülüyor. Çin, zirve vesilesiyle beş Orta Asya ülkesi olan Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile kurduğu işbirliği mekanizmasını daha da derinleştirmeyi hedefliyor. Astana’daki görüşmelerde liderler, bir yıl önce Çin’in Xi’an kentinde yapılan ilk zirvenin ardından somutlaşan projeleri değerlendirecek, yeni alanlarda işbirliği geliştirme konusunda stratejik yön haritası çizecek. On yılda yüzde 100 artış Çin ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkiler son yıllarda istikrarlı biçimde büyüyor. Çin Gümrük Genel İdaresi tarafından açıklanan verilere göre, Çin ile beş Orta Asya ülkesi arasındaki toplam ticaret hacmi 2024 yılı sonunda altı yüz yetmiş dört milyar yuanı aşarak son on yılda yüzde yüz on altılık bir artış gösterdi. 2025 yılının ilk beş ayında gerçekleşen ticaret hacmi iki yüz seksen altı milyar yuan seviyesine ulaştı. Çin ile bölge ülkeleri arasındaki ticaret, ağırlıklı olarak enerji, hammadde ve sanayi ürünlerini kapsıyor; ancak son dönemde tarım, yeşil enerji, dijital altyapı ve sınır ötesi e-ticaret gibi yeni alanlar da dikkat çekici biçimde öne çıkıyor. Batı’ya açıklan koridorun merkezi Taraflar arasında genişleyen ekonomik işbirliğinin arka planında, Çin’in geliştirdiği Kuşak ve Yol Girişimi temel rol oynuyor. Girişim, ilk olarak 2013 yılında Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in Kazakistan’ın Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada ilan edilmişti. Bu tarihsel bağ nedeniyle Orta Asya, Kuşak ve Yol projesinin stratejik çekirdeğini oluşturuyor. Çin, bölgeyi yalnızca enerji kaynakları açısından değil, aynı zamanda Batı’ya açılan kara koridorlarının merkezi olarak da görüyor. Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolu gibi altyapı projeleri, hem ticari hem de jeopolitik açıdan Pekin’in öncelikleri arasında yer alıyor. Astana’daki zirvede bu projelerde gelinen noktaların liderler düzeyinde gözden geçirilmesi bekleniyor. Çin ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkilerde son dönemde yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik ve kültürel boyutlar da güç kazanıyor. 2023 yılında Xi’an kentinde düzenlenen ilk Çin-Orta Asya Zirvesi, bu işbirliğinin kurumsallaşmasında tarihi bir adım olmuştu. O zirvede, Çin ve beş Orta Asya ülkesi, düzenli zirve mekanizması kurulması, ortak bir işbirliği sekretaryasının oluşturulması ve stratejik öneme sahip projelerin hızlandırılması yönünde mutabakata varmıştı. Xi’an Zirvesi’nde yayımlanan ortak bildiriyle taraflar, egemenliğe saygı, eşitlik temelinde işbirliği ve karşılıklı kalkınma ilkelerine dayalı bir bölgesel vizyon benimsediklerini ilan etmişlerdi. Xi’andaki dört temel başlık Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Xi’an’da yaptığı açılış konuşmasında Çin’in Orta Asya vizyonunu dört temel başlık altında toplamıştı. İlk olarak, ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygının esas alınması gerektiğini vurgulamıştı. Çin, dış müdahalelere ve “renkli devrim” adı verilen dış kaynaklı rejim değişikliği girişimlerine karşı Orta Asya ülkeleriyle dayanışma içinde hareket edilmesi gerektiğini savunmuştu. İkinci olarak, ekonomik ilişkilerin karşılıklı kazanç temelinde derinleştirilmesi hedeflenmişti. Xi Jinping, Çin’in Orta Asya ülkelerine yirmi altı milyar yuanlık kalkınma desteği sağlayacağını açıklamış, dijital ekonomi, enerji, ulaştırma ve tarım gibi alanlarda ortak projelerin hayata geçirilmesini önermişti. Üçüncü öneri, halklar arası etkileşimin artırılması yönündeydi. Xi Jinping, 2023 ile 2027 yılları arasında Çin’in Orta Asya ülkelerinden on bin öğrenciye burs sağlayacağını duyurmuş, Çin-Orta Asya Kültür ve Turizm Yılı ilan edilmesini önermişti. Böylece, yalnızca devletler düzeyinde değil, halklar düzeyinde de kalıcı bağların kurulması hedeflenmişti. Dördüncü başlık ise güvenlik alanında ortaklık oluşturulmasıydı. Çin, bölgeyi tehdit eden üç temel unsur olan terörizm, ayrılıkçılık ve aşırıcılıkla mücadelede ortak mekanizmalar kurulması yönünde çağrı yapmış, ayrıca Afganistan’daki durumun bölgeye etkilerine karşı birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurgulamıştı.