A
Admin
Yönetici
Yönetici
Nihat AK/EGE TELGRAF- Cumhuriyet Halk Partisi, 38. Olağan Kurultay’a dair “şaibe” iddiasıyla açılan davada bugün (30 Haziran) kritik bir virajda. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin “mutlak butlan” kararı vermesi halinde, Özgür Özel’in genel başkanlığı düşebilir; partide çağrı heyeti ya da Kılıçdaroğlu’nun dönüşü gibi senaryolar masaya gelebilir. Karar, CHP’nin siyasi geleceğini kökten etkileyebilir. Kurultay davasında ‘mutlak butlan’ kararı çıkarsa CHP’yi ciddi bir türbülans bekliyor. Süreci önceki dönem CHP İzmir İl Başkanlığı yapmış 4 isim değerlendirdi. ‘KILIÇDAROĞLU’NU SUÇLAYARAK OLMAZ’ Dayanağı olmayan bir dava ile partinin yıpratılmaya çalışıldığını, bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu’nu haksız yere eleştirmenin yersiz olduğunu dile getiren önceki dönem CHP İzmir İl Başkanlarından Ali Engin, “Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası’na göre kurultay takvimi bellidir. Yüksek Seçim Kurulu ve İl Seçim Kurulları’nın verdiği kararlar da nihai kararlardır. Buna rağmen bir mahkeme süreci başlatıldı. Açılan davanın da hukuki bir dayanağı olmadığını ve reddedileceğini düşünüyorum. Dava sonuçlanmayabilir de. Bu süreci, bazı kişilerin istediği gibi parti içi bir çekişmeye dönüştürmemek çok önemli. Bu noktada bazı çevrelerin Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirileri haksızdır. Kemal Kılıçdaroğlu’nu suçlayarak bu mesele çözülmez. Unutmamalıyız ki, Kemal Bey’i suçlayarak bu birlik ve bütünlüğü sağlayamayız. Davanın asıl amacının CHP’yi karıştırmak isteyenler ve rakip partiler olduğunu düşünüyorum. Bu süreci parti içinde bölünmeye ya da parçalanmaya yol açmadan atlatmalıyız. Partimizin birliğini ve bütünlüğünü korumamız gerekiyor. Ben CHP’nin sağduyusuna güveniyorum. Daha önce de zor süreçler atlattık, bunu da aşacağımıza ve partide yeniden birlik ve bütünlüğü sağlayacağımıza inanıyorum” dedi. ‘KEMAL BEY KONUŞSAYDI!’ Yaşanan kurultay tartışmalarının Kılıçdaroğlu’nun sessizliği nedeniyle gereksiz yere büyütüldüğünü belirten önceki dönem CHP İzmir İl Başkanı ve milletvekillerinden Bedri Serter, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına defalarca gidildi. Kendisine, ‘Sayın Genel Başkan, çıkın ve kamuoyuna kurultayın tüm gerekliliklerinin yerine getirildiğini, iddiaların asılsız olduğunu ve bu seçimin arkasında durduğunuzu ifade edin’ denildi. Eğer bu açıklama o dönem yapılmış olsaydı, bugün bu süreci yaşamıyor olurduk” dedi. Serter sözlerini şöyle sürdürdü, “Kurultay divanı, süreci son aşamada Yüksek Seçim Kurulu üyelerine devreder. Oraya gelen hâkimin gözetiminde sandıklar açılır, oylar yine onların denetiminde sayılır. Üzerinden neredeyse 1,5 yıl geçmiş bir kurultay sürecinin yeniden tartışmaya açılması büyük bir saçmalık. Bu sürecin gündeme getirilmesi, açıkça tek adam iktidarının CHP’yi yıpratma çabasıdır. Bu seçimi Özgür Özel ve ekibi kazanmıştır, gerekli tebrikler yapılmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu ile oturulup sohbet edilmiş, yemek yenmiştir. Ardından Bursa’dan meczup bir arkadaş çıkıp dava açtı, Lütfü Savaş da bir dava açtı ama onunki iki ay önce reddedildi. Mevcut davanın da aynı şekilde sonuçlanması kuvvetle muhtemeldir. Zaten başka bir sonuç beklenemez. Sayın Kılıçdaroğlu’na hepimizin büyük saygısı var, kendisi duayen bir siyasetçidir. Ancak bu süreçte defalarca yanına gidilerek, “Genel Başkanım, çıkın bu seçimlerin arkasında durduğunuzu, kurultayda her şeyin usulüne uygun olduğunu söyleyin” denildi. Fakat Kemal Bey böyle bir tavır almadı, süreci sürüncemede bıraktı. Şimdi de herkes 30 Haziran’da ne karar çıkacak diye bekliyor. Asıl mesele, Kemal Bey’in etrafındaki bazı kişilerin buradan siyasi kazanç elde etme çabası. Dertleri belli: ‘Bir yıl daha koltukta kalabilir miyiz, genel merkezi dizayn edebilir miyiz?’ Yaşananlar bir kaşık suda fırtına koparmaktan ibarettir. Oysa Özgür Özel daha 2–3 ay önce yeniden kurultay yaptı ve bin 173 oyla genel başkan seçildi. Bu sürecin sonucu, Özel’in liderliğinin daha da güçlenmesi olacaktır. CHP’ye, özellikle gençlerin güveni tazelenmiştir. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’dur. 101 gündür hukuksuz şekilde içeride tutuluyor. İktidar korkuya kapıldı. Her gün gazeteciler, belediye başkanları, meclis üyeleri tutuklanıyor. Cezaevlerinde yer kalmadı. Yaşananlar deli saçmasıdır. “Butlan” mı “mutlan” mı her neyse, bu davadan hiçbir somut sonuç çıkmaz” ifadelerini kullandı. ‘CHP’Yİ ÇÖKERTME ÇALIŞMASI’ Türkiye’nin 1. Partisi CHP’nin içeriden çökertilmeye çalışıldığını dile getiren önceki dönem CHP İzmir milletvekillerinden ve il başkanlarından Tacettin Bayır, meselenin basit olmadığını şu sözlerle ifade etti, “İlk kez bu kadar geniş halk kesimleri, bu düzenin değişebileceğine inanıyor. Ve tam da bu yüzden şimdi, CHP’yi bölmeye, parçalamaya çalışan faşist bir plan yürürlüktedir. Bu iktidar, CHP’yi içeriden çökertmeye çalışıyor. Mesele kişilerin meselesi değil, bir halkın varoluş ya da yok oluş meselesi ve mücadelesidir. Mesele, 100 yıllık bir çınarın, Cumhuriyet’i kuran ulus yaratan bir partinin, yeniden halkla bütünleşme ve iktidara yürüme meselesidir. Mesele Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu değildir. Ben ne Sayın Özgür Özel’in, ne Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, ne de Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun tarafı değilim. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin evladıyım! Bu kavganın ortağı olmak zorunda değilim. Ben kişilerin değil, ilkelerin tarafıyım. Ben çağdaş, laik, halkçı bir Türkiye’yi savunanların tarafıyım. Ben bir avuç saray zengini değil, milyonlarca emekçinin yanında duranların safındayım.” KİMSENİN ADAMI OLMAYIN CHP’nin duayen ismi partisinde siyaset yapan gençlere de önemli mesajlarını şu sözlerle verdi, “Bir yerlere gelmek için kimsenin adamı olmayın. Adamcılığı değil, CHP'nin ilkelerini seçin. Unutmayın: CHP Atatürk’ün partisidir. CHP halkın partisidir. Makamlar geçicidir ama halkın güveni ve tarihin hükmü kalıcıdır. Bizim meselemiz kişiler değil; Meselemiz Cumhuriyet’tir, eşitliktir, özgürlüktür, laikliktir! Ben şahsi çıkarları için değil, halk için siyaset yapanların yanındayım. Ve evet, ben CHP’nin tarafındayım. Koltuk için hizalananlara değil, halk için direnenlere inancım var. Çünkü biz bu partiyi birilerinin adamı olmak için değil, Atatürk’ün devrimlerini yaşatmak için seçtik. CHP, kişilerin kariyer basamağı değil, bu ülkenin kurtuluş ve kuruluş ruhudur! Ve biz o ruhu unutturmayacağız! Halktan kopan değil, halkla yürüyen bir CHP için mücadele edeceğiz. Kimse heveslenmesin; biz ne bölünürüz, ne de biat ederiz. CHP halktır, devrimdir, gelecek umududur. Ve biz o umudun tarafındayız!” ‘HADSİZLİK VE ACİZLİKTİR!’ İlkeli, şeffaf ve her türlü şaibenden uzak 38. olağan kurultayı tartışmanın iktidarın ekmeğine yağ sürmek olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve önceki dönem CHP İzmir İl Başkanlarından olan Deniz Yücel, “Kurultaydan hemen sonra seçim kurulu nezdinde itiraz süreçleri tüketildikten sonra bir kaç şuursuzun iddiasıyla, mahkeme marifetiyle kurultayı iptal ettirmeye çalışmak en hafif tabiriyle hadsizlik, bundan medet ummak ise acizliktir! Herkes kendine yakışanı yapar ve böyle kritik süreçlerde takındığı tavır ile tarihin sayfalarında yerini alır” dedi. AKP’yi ve Erdoğan’ı 4 kez sandıkta yenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ve yol arkadaşlarına yönelik girişimlerin, hukuk kisvesi altında yürütülen siyasi süreçler olduğunu savunan Yücel, bu adaletsizliğe vatandaşların itiraz etmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yargının siyasi iktidarın elinde oyuncak olduğu, bir aparat haline geldiği bir ülkede kimsenin hukuk güvenliği kalmamıştır. Böyle bir rejimde ne ekonomik krizin sona ermesi, ne istihdam yaratılması, ne de toplumsal huzurun ve barışın sağlanması mümkündür. Cumhuriyet Halk Partisi 47 yıl sonra Türkiye’nin 1. partisi olmuştur ve ilk seçimde Genel başkanımız Sayın Özgür Özel’in haksızlıklara, hukuksuzluklara boyun eğmeyen, özgüvenli siyaset anlayışıyla iktidar olacaktır. Bu yönetim anlayışıyla da ülkemize ihtiyacı olan ve hak ettiği demokrasiyi getirecektir” şeklinde konuştu.