CHP İl Başkanı Ateş’ten Eğitim-Öğretim Yılı Kapanışı Açıklaması

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kahramanmaraş İl Başkanı Ünal Ateş, 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Kapanışı nedeniyle bir basın açıklaması yaptı: “Kıymetli yurttaşlarımız, sevgili çocuklar ve gençler En değerli varlıklarımız, çocuklarımız yarın karnelerini alıp, bir eğitim-öğretim yılını tamamlıyorlar. Kimileri ilk karnelerinin heyecanını yaşarken, kimileri son kez karne alıp üniversiteye geçiş heyecanı yaşıyor. Tüm çocuklarımızı bir yıl boyunca verdikleri tüm emekler ve çalışmaları için yürekten tebrik ediyor; mutlu bir yaz tatili diliyorum. Çocuklarımız ve gençlerimiz sorumluluklarını yerine getirdi ve dinlenmeyi hak etti. Ancak ne yazık ki aynısını Milli Eğitim Bakanlığı için söyleyemiyoruz. Yıl boyunca defalarca uyarmamıza rağmen, bir yıl daha sorumluluklarını yerine getirmeden tamamladılar.Ekonomik büyüme toplumsal kalkınma ve küresel rekabet için ülkemizin ihtiyacı olan nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemidir. Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi Cumhuriyetimizin bizden istediği “fikri hür, vicdani hür, irfanı hür” nesillerin yetiştirilmesini sağlamak en temel sorumluluğumuzdur.Ancak AKP iktidarının ve atanmış bakanlarının amacı hiçbir zaman ülkemizi ve eğitim sitemimizi iyiye götürmek,aksayan yönleri tespit buna yönelik çözümler üretmek olmadı.İktidarın bütün amacı eğitimi bir araç olarak kullanarak dindar ve kindar nesil yetiştirmek, kendilerine uygun itaatkâr ve kanaatkâr seçmeler yaratmak oldu.Bu nedenle de eğitim sistemimizi bilimden, akıldan ve Cumhuriyet değerlerinden uzaklaştırmaya devam ettiler. 2024- 2025 Eğitim-Öğretim yılı’nda eğitim sistemimizin hiçbir sorunu çözülemedi, hatta bakanlık var olan sorunlara yenilerini ekledi.Bugün birinci sınıf öğrencilerim karne almadı mesela.Eğitim alanında sembolik değeri olan tüm uygulamalara düşman olarak bakanlık, 2024- 2025 Eğitim-Öğretim Yılı’ndan itibaren ilkokul birinci sınıflarda karne uygulamasını kaldırdı.Somut işlemler döneminde olan öğrencilere 6-7 sayfadan oluşan gelişim raporu verildi.Çocuklarımızın gelişimlerinin raporlaştırılması, velileri çocukları ile ilgili dönütler verilmesi elbette çok önemli.Bu raporlar hazırlanmalı velilere paylaşılmalı.Ancak henüz somut işlemler döneminde olan çocuklarımızın bu raporları anlamlandırması mümkün değil.Onlara da üzerinde Atatürk veİstiklal Marşı’mızın olduğu, notile değerlendirilmedikleri, emeklerinin karşılığını görecekleri ve hatıra olarak saklayacakları bir belge mutlaka verilmeliydi. Geçtiğimiz Eğitim-Öğretim yılında da çocuklarımız okullarda bir bardak temiz suya, bir öğün ücretsiz yemeğe dahi erişemedi, kantin masrafları bile aileler için ciddi bir yük haline geldi.Kantinlerde, sağlıklı yiyecekler olmaması bir yana; simit, açma ve poğaça 20 Lira, su 10 Lira, çay 20 Lira, kaşarlı tost 50 Lira. Bir çocuk günde bir kaşarlı tost yese ve iki su içse ayda 1400 lira para ödemek zorunda. Türkiye’de her üç öğrenciden biri okula gitmeden önce hiç kahvaltı yapamıyor.Okulda kantin fiyatları el yakıyor, çocuklarımız temiz suya bile erişemiyor.Oysa yıllık 190 milyar lira bütçeyle çocuklarımıza bir öğün sağlıklı okul yemeği verilebilir.Ancak yandaş vakıflara kaynak yaratan iktidar, çocuklarımıza bir öğün yemek vermeye kaynak bulamadı, partimizin bu konuda TBMM’de verdiği önergeleri ve kanun tekliflerini reddetti.Geçtiğimiz temmuz ayından bu yana okullarda temizlikle ilgili yaşanacak sorunları ve alınacak önlemleri dile getirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı, okullarımız temizlenemedi ayda 8000 liraya köle düzeninde insan çalıştırabileceğini düşünen zihniyet, okullarımızdaki temizlik krizini iş gücü uyum programı ve toplum yararına program gibi geçici çözümlerle gidermeye çalıştı. Okullar temizlenemedi, öğretmenler, öğrenciler ve veliler okullarını temizlemek zorunda kaldı.Okullarımızın bakımı ve temizliği üstlenmek isteyen belediyelerimiz ise engellendi.Okullarımız afet ve acil durumlara karşı denetlenmedi, gerekli iyileştirmeler yapılmadı, pekçok okul kazası yaşandı.Dönemin başında, ilkokula başlayacak olan Miray Aslan yavrumuz okul bahçesinde bir kazada hayatını kaybetti.Okul kazalarını yanı sıra okullarımızda büyük bir güvenlik sorunu yaşanıyor. Daha geçtiğimiz hafta bir öğretmenimiz Konya’da bir okulda, ders saatleri içerisinde,yüzlerce öğrenci varken pompalı tüfekle katledildi.Yıl boyunca defalarca silahlı saldırılar, yaralamalar, şiddet olayları oldu.Yıllık 32 milyar lira maliyetle okullarımıza kadrolu bir güvenlik görevlisi atanmadığı için çocuklarımız, öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanlarımız okullarda saldırıya uğradı, yaralandı ve hayatını kaybetti.Kamu okullarının temizliği ve güvenliği bakanlığı tarafından sağlanmadığı için, okulların eksiklerini giderecek bütçeleri olmadığı için, yasak olmasına rağmen velilerden kayıt ücreti, bağış adı altında ücretler talep edildi. Okulların ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğu velilere bırakıldı. 2025 yılı Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi geçtiğimiz yıla göre %33.15 oranında artmış gözükse de yıllık enflasyon TÜİK’e göre %48,58,ENAG’a göre ise %89,77 oldu. MEB bütçesi gerçekte artmadı, azaldı.Bakanlık okullarımız ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamadı. Öte yandan, kurulduğu günden bu yana toplam 13.85 milyar lira aktarılan Türkiye Maarif Vakfı’na 2025 yılı için MEB bütçesinden 6.774.954.000 liraya kadar kaynak aktarılabileceği Cumhurbaşkanı kararıyla duyuruldu.Öğrencilerimiz hiçbir ihtiyacı için bütçe bulunamazken yıllık 15.8 milyar lira maliyetle okullara dönem başında öğrenci başına 1000 TL okul bütçesi gönderilemezken, yandaş vakıflara kaynak bulundu.Devlete emanet edilmiş bütçeler, çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkı için kullanılması gereken kaynaklar yandaşlar için kullanıldı.Seçim beyannamelerinde bir yıl okul öncesi eğitim zorunlu yapacağız diyen iktidar okul öncesi zorunlu yapmadığı gibi, katkı payı uygulaması ile okul öncesi eğitimi kamu okullarına bile ücretli hale getirildi.Geçtiğimiz eğitim- öğretim yılında okullaşma oranları 5 yaş grubu için yalnızca %84,26,3-5 yaş için ise yalnızca %51,89 oldu.Yetmezmiş gibi okul öncesi eğitime erişimde yoksul halkımızın tek seçeneği haline gelen belediye kreşlerimizi kapatılma tehdidiyle karşı karşıya kaldı.Tarikat ve Cemaatlerinsübyanmektepleri, merdivenaltı medreseler açması kolaylaştırırken, yerel seçimler öncesi kreş açmayı vaat edenler, yaşadığıhezimetin intikamını çocuklarımızdan almaya çalıştı.Çocukların eğitim hakkını kısıtlayan, sağlık ve yaşam hakkınızedeleyen güvencesiz ve denetimsiz bir emek sömürüsü olan MESEM’lerdeçocuklarımız sömürülmeye yaralanmaya ve ölmeye devam etti. 2023 Eylül ayından bu yana 13 çocuğumuz hayatını kaybetti: Zekai Dikici,Ulaş Dumlu, Ömer Çakar,Arda Tonbul,Erol Can Yavuz, Murat Can Eryılmaz,Alperen Enes Ural,Alperen Kocayavuz,Eren Dağ, Muammer Samet Karaoluk, Yunus Emre Küçükuzun, Efe Baran Kazancı Arda Silahlı.Bir kez daha hepsinin rahmetle anıyor, ailelerine ve sabırdiliyor ve onları unutturmamaya söz veriyoruz.Hayatını kaybeden çocuklarımızın davaların Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz takip ediyoruz.Ancak davalarına neMilli Eğitim Bakanlığı’ndan ne Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan ne Adalet Bakanlığı’ndan hiç kimse katılmıyor. AKP iktidarı kendisine emanet edilmiş çocukları koruyamadığı gibi, kaybettiğimiz çocuklarımız için adalet desağlayamıyor. 17 yaşında kaybettiğimizMESEM öğrencisiAlperen Enes Ural davasında sorumlular tutuklanmadı, çok küçük para cezalarıyla serbest bırakıldı. MESEM’ler yalnızca çocuk işçiliği ve sömürüsüyle değil, yapılan usulsüzlüklerle de eğitim sisteminin en büyük sorunlarından biri olmaya devam etti. Bazı iş yerleri devletten haksız kazanç elde etmek amacıyla ya hiç var olmayan işletmelerde çocukları ve yetişkinleri çalışıyormuş gibi gösterdi ya da var olan işyerlerinde binlerce kişi çalışıyormuş gibi sahte beyanlarda bulundu.Bu usulsüz uygulamayla ödenek aldığı ortaya çıkarılan İzmit’teki bir kısım işverenler hakkında iddianame kabul edildi. 206 kişinin kamuyu 77 milyon lira zarara uğrattıkları tespit edildi.Devletin kaynakları hileyle yandaşlara dağıtılmaya devam ederken sorumlular olayın üstünü örtmeye çalıştı, sessiz kaldı.MESEM’lerle ilgili bunca olay olurken sessiz kalan bakanlık sanayide yaşanan “ara eleman“ eksikliği bahanesiyle zorunlu eğitimi tartışmaya açtı.Mesleki eğitimi ortaokul düzeyine çekmeye çalışmak, çocukları erken yaşta eğitimden koparıp iş gücüne yönlendirmek daha fazla çocuğumuzu mağdur etmenin, daha fazla aileye evlat acısı yaşatmanın dışında ne ülkemize ne de çocuklarımıza hiçbir fayda sağlayamaz.Bakanlığın görevi çocuk işçiliğine zemin hazırlamak, sermayenin ve patronların“ara eleman“ eksikliği bahanesi altında ucuz iş gücü aramasının çaresini bulmak değildir.Bakanlığın görevi çocuğun üstün yararını gözetmektir.Ancak tam tersine AKP iktidarı ve bakanlık çocukların okuldan koparılmasını, açık öğretime geçmesini, özel okullarda hayalet sınıflar oluşmasını, çocukların ucuz iş gücü olarak çalışmasını ve özellikle kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesini kolaylaştıracak politikalar izlemeye devam etti.Ortaöğretim düzeyinde okullaşma oranı bir önceki eğitim- öğretim yılına göre gerileyerek %91,7’den %89.9’a düştü. Açıköğretim okullarında kayıtlı öğrenci sayısı 1.229.802 oldu.Taşımalı eğitimin kapsamını daraltan değişiklik nedeniyle kırsal bölgelerde yaşayan çocuklarımız bir kez daha mağdur edildi, kapatılan köy okulları ve yatılı bölge okullarının koşulları nedeniyle başta kız çocuklarımız olmak üzere dezavantajlı çocuklarımızın eğitime erişim hakkı ihlal edildi.Denetlenmeyen özel okullarda karşımıza çıkan, özellikle kız çocuklarının eğitim hakkını elinden alan hayalet öğrenci/ hayalet sınıf sorunu devlet okullarına da sıçradı.Devamsızlık yapan öğrenciler bazı okullarda var yazıldı, bildirim yapılmadı, sınavlara bile girmelerine rağmen not verildi.Bu yıl 1.,5. Ve 9. sınıfları tamamlayan çocuklarımız Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen,öğretim programı olmaktan ziyade çağdaşı ve eğitim manifestosu olma niteliği taşıyan, iktidar ideolojik saplantılarını ve itaatkar ve kanaatkar nesil yetiştirme hedefini yansıtan programlarla eğitim aldı.Eğitim paydaşlarının tüm itirazlarına rağmen,Partimiz, sendikalar ve veliler tarafından davalar açılmasına rağmen hem bilimsel hem pedagojik hem de milli eğitimin temel ilkeleri açısından tartışmalı içerikler ders kitaplarına girdi.Çocuklarımız yazarları bile belli olmayan, hiçbir bilimsel temele ve ihtiyaç analizine dayanmayan, pilot çalışması bile yapılmadan uygulamaya koyulan bu programların denekleri haline getirildi.AKP’nin eğitim siyasallaştırma ve dinselleştirme hamlelerine yenileri de eklendi.ÇEDES kapsamında pedagojik olarak çocuklara uygun olmayan mezar ve cami temizleme, savaş canlandırması, ağıt yakma vb. etkinlikler gerçekleştirildi. Ülkü Ocakları Kültür Vakfı ile yapılan protokol ile bir partinin gençlik kolları yapılanması eğitim kurumlarımıza girdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu protokolün iptali içinde dava açtık.Yandaş vakıflar yaz kursları için okullarımızı kullanmasına, eğitim ücretlerinin Bakanlık bütçesinden karşılanmasına izin verildi.Çocuklarını Bakanlığın gerici uygulamalarından korumak, bilimsel ve laik bir eğitim almasını sağlamak, temizlenebilen, güvenli okullara göndermek isteyen veliler özel okullara mahkûm edildi.Fahiş fiyat artışları, kırtasiye, yemek, kurs vb. gibi farklı başlıklar altında istenen ek ücretlerle bazı özel okullarda istenen ücretler 1 milyon lirayı aştı.Devlet okullarda yaşanan sorunlar nedeniyle dişinden tırnağından artırarak, kredi çekerek çocukların özel okula göndermek zorunda kalan veliler ücretleri karşılayamaz hale geldi.Özel okulları ücretleri açısından denetlemeyenBakanlık aynı tavrı özel okullarda emeği sömürülen öğretmenlerin yaşadığı sorunlarla ilgili de sürdürdü.Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş, belirsiz süreli iş sözleşmesi, eğitim ve güzel sanatlar ilk işkolu kurulması, kamuyla özlük haklarında eşitlik sağlanması yönündeki taleplerini duymazdan gelmeye devam etti.Bakan Yusuf Tekin’in müsteşarlığı döneminde kaldırılan, özel sektör öğretmenlerinin kıdemlerine göre dengi resmi okullarda dönen tutarlardan az ücret alamayacağını düzenleyen maddenin yeniden yürürlüğe koyulmasıyla ile ilgili talepleri göz ardı etti.Bir yandan velilerden fahiş fiyatlar talep eden özel okulların bir yandan da asgari ücrete, hatta bazen daha da azına, öğretmen emeğini sömürmesine ilişkin sorunlara “yetki bende değil”,“kurum sahipleri söz verdiler“ gibi kaçamak cevaplar verdi.Devlet okullarında temel ihtiyaçlar karşılanmazken, bazı okullar için özel imkânlar seferber edildi.Bazı Anadolu İmam Hatip liseleri bünyesindeki“Proje İmam Hatip Ortaokulları“ için öğrencilere burs, nakit para, ödül, ücretsiz öğle yemeği, kırtasiye desteği, 24 kişi sınıflar ve ücretsiz ulaşım gibi diğer devlet okullarında bulunmayan imkânlar vaat edilerek kayıt kampanyaları yürütülmeye başlandı.Proje okul uygulamasının yandaş bir eğitim Sendikası üyelerine kayırmacılık yapmak ve AKP’nin il teşkilatlarında bir torpil pazarı oluşturmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmediğini defalarca söyledik.Dünyanın hiçbir yerinde Bakan 85.000 kişiyi bizzat atayamaz.Hepsini tanıması, değerlendirmesi, ataması mümkün değil.Buna rağmen 8 Nisan‘da, dönem ortasında hiçbir somut kriter açıklanmadan, sadece “Bakan onayı” ile proje okulu öğretmen ve yönetici atamaları gerçekleştirildi.Yıllardır emek veren, okullarını başarıyla temsil eden 9251 öğretmen norm fazlası durumuna düştü ve il emrine atandı.Partimiz de buna karşılık proje okulları atamalarına ilişkin işlemin iptali için Ankara Bölge İdare Mahkemesine dava açtı.Atamaların dönem ortasında duyurulması nedeniyle okullarda infial oluştu, okul iklimi bozuldu.Bu atamalara itiraz eden ve “Öğretmenime dokunma!”diyen öğrencilerimiz, okullarındaGençliğe Hitabe okumak, eğitim öğretim faaliyetlerini aksatmak gibi gerekçelerle soruşturmalara maruz bırakıldı, okuldan atılmakla tehdit edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 11 Nisan 2023’te 1 milyon atanmayan öğretmene“Bize oy verin, mülakatı kaldırdık“ dedi, dönemin Milli Eğitim Bakanı da doğruladı.Sonra seçim kazanıldı, Yusuf Tekin göreve geldi ve “Mülakat gibi mülakat yapacağız.” dedi “Yapamazsınız, farklı komisyonlarda standart tutturamazsınız, mülakatta yaşanacak haksızlıkların önüne geçemezsiniz.” diye defalarca uyarmamıza, sözlü sınavın kaldırılmasına ilişkin dava açmamıza rağmen mülakat uygulaması devam etti, 1611 öğretmen komisyonlar arası değerlendirme farkları nedeniyle kontenjan dışında kaldı.Öğretmenler bakanlık önünde nöbet tuttular, davalar açıp kazandılar, dertlerini anlattılar ancak bakanlık yine de bu sorunu çözmek için hiçbir adım atmadığı ve öğretmenlerimize yönelik çirkin ithamlarda bulundu.Bu yıl ise yalnızca 15.000 öğretmen ataması yapılacağı açıklandı.Açıklanan 15.000 kontenjan 11.345’i ilk 5 branşa dağıtıldı, geriye kalan 71 branş ise sadece 3655 kontenjan ayrıldı.Bakanlık mülakatlarda yaşanan adaletsizlikleri kabul etmemesine rağmen, bu yıl mülakat salonlarını branşlara göre ayırdı.Devlet okullarına 100.000’e yakın ücretli öğretmen çalıştığını biliyor olmasına rağmen, Bakanlık atama sayısını kendi iktidar tarihinin bile en düşük rakamında tuttu.Öğretmen ihtiyacı ücretli öğretmenlik sistemiyle, öğretmenlerin ve hatta kimi durumlarda öğretmenlik yetkinliği dahi olmayan kişilerin asgari ücretten bile düşük maaşlarda çalıştırılması ile giderilmeye çalışılmaya devam etti.Sadece belirli aylarda maaş alabilen, hiçbir Özlük hakkı olmayan, emeklilik hakkı bile bulunmayan ücret ücretli öğretmen uygulaması sürdürüldü hem çocuklarımız hem öğretmenlerimiz devlet eliyle mağdur edildi.Öğretmenlerin hiçbir mevcut sorununu çözmeyenÖğretmenlik Mesleği Kanunu Partimizin, eğitim sendikalarının ve eğitim tüm paydaşlarının itirazlarına rağmen dönem başında oy çokluğu ile Mecliste kabul edildi. Bu kanunla getirilenMilli Eğitim Akademileri ile eğitim fakülteleri işlevsizleştirildi, lisans diploması öğretmen olmak için yetersiz sayıldı. Partimiz konuyla ilgili Anayasa Mahkemesine dava açmışken bu yıl 10.000 öğretmenin AGS ile Milli Eğitim Akademileri’ne alınacağını duyuruldu.Buna göre sınavda başarılı olan öğretmenler 14 ay boyunca eğitim alacak ve henüz detayları bile belli olmayan bir değerlendirme sürecinin sonucuna göre en iyi ihtimalle iki yılsonunda atanacak eğitim fakültelerini beğenmeyen, eleştiren, kendi öğretmenini yetiştirmek isteyen Bakanlık’ın amacı öğretmen yerleştirme sistemini düzeltmek olsaydı buna YÖK ile işbirliği içinde yapılabilecek düzenlemelerle yapılabilirdi.Mülakatlarda, proje okul atamalarında yaşanan usulsüzlükler, kayırmacılıklar ortadayken, bu akademilerin amacının öğretmen yetiştirme sisteminin iyileştirmek olmadığı açıktır; amaç yandaş olmayan,Cumhuriyet öğretmenlerini elemektir. Geçtiğimiz bir yılda,eğitimin kronikleşen sorunlarından hiçbiri çözülmedi. Ücretli, atanamayan, mülakat mağduru, engelli, kamu ve özel sektörde çalışan, emekli öğretmenlerimiz ve usta öğrencilerimiz pek sorunla karşı karşıya kaldı. Şiddet gördüler, öldürüldüler. Çocuklarımız laik, bilimsel, nitelikli eğitim alamadı ve eğitim hakkından mahrum edildi, okullarına aç gidip, MESEM’lerde hayatlarını kaybettiler. Eğitim yükü, yoksullukla mücadele eden velilerimiz üzerine yıkıldı. 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen bölgede yaşayan yurttaşlarımızın, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin sorunları hala çözülemedi. Hükümet deprem mağdurlarına verdiği bir yıl içinde evlere yerleşilecek sözünü tutmadı. Öğrenciler küçücük konteynırlarda ders çalışmaya, ödevlerini yapmaya çalıştı. Buralarda yaşayan öğretmenlerimizin borç yüzünden elektrikleri kesildi. Depremde sağlam kalan okullar, kamu kurumları tarafından kullanılmaya devam etti, eğitimi birleştirilmiş okullarda sürdürüldü. ASBEST çevre, su, hava ve toprak kirliliği gibi çevresel sorunlar çözülemedi. Bölgede ulaşım sorunu da hala giderilmediği için çocuklarımız eğitim hakkına erişimde sıkıntı yaşadı. Buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz ki milli eğitim bakanlığının görevi çocuklarımızın ve gençlerimizin yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış nitelikli eğitime erişim hakkının garanti altına almaktır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak; · Tüm bu sorunların çözülmesi, · Nitelikli, çağdaş, bilimsel, laik, kamusal, parasız, eşit, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim sistemi inşa edilmesi, · Tüm öğretmenlerimizin hak ettiği değeri görmesi, · Okulların en güvenli alanlar olması, · Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de söylediği gibi Cumhuriyetin bizden istediği “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür“ nesillerin yetiştirilmesi için var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.”
 
Geri
Üst