A
Admin
Yönetici
Yönetici
Bugün İran, Yarın Türkiye BOP ve BİP adım adım işliyor; hedef: “Büyük İsrail Devleti” ABD ile İsrail, Ortadoğu’da yaktığı ateşi, her gün biraz daha büyütüp genişletiyor. Afganistan’la başlayan; Irak, Libya, Sudan, Yemen ve Suriye ile devam eden savaş ve işgal bugün İran’a dayandı. Bu savaş ve işgaller “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” ya da “Büyük İsrail Projesi (BİP)” denilen, ama neticede Büyük İsrail Devletinin kurulmasını hedefleyen projelerin ayrı ayrı safhalarıdır. Franklin D. Roosevelt meşhur sözüyle şöyle ifade ediyor: “Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz.” ABD ve İsrail’in Stratejik Mantığı ABD ve İsrail, bölgedeki her güçlü devleti, İsrail için potansiyel tehdit olarak görür. Bu nedenle hedef aldıkları ülkelere, üç aşamalı bir baskı uygular: 1. Zayıflatma: Ekonomik yaptırımlar, ambargolar, diplomatik izolasyon tabi tutmak. 2. Parçalama: Etnik, dini ve mezhepsel farklılıkları kaşıyıp iç çatışma çıkarmak. 3. Kaos: Vekâlet savaşları, terör örgütleri ve paralı milislerle iç çatışmalar çıkartarak, rejimi değiştirmek ve yandaş, kukla ve işbirlikçi liderleri iktidara taşımak Bütün bunlardaki temel amaç: İsrail’i “dikensiz bir bahçeye” yerleştirmek, yani çevresini iç çatışmalı, işlevsiz, yandaş ve işbirlikçi devletlerle çevreleyerek güvenliğini sağlamak… Neden İran Hedefte? “Direniş Eksenini” oluşturan aktörler arasında İran, tarihsel birikimi, askerî kapasitesi ve ideolojik duruşu açısından kilit konumda ve İsrail’i tanımayan ülkedir. 1979’dan bu yana süren ambargolara rağmen İran, nükleer alanda kayda değer ilerleme sağladı; bu da Tel Aviv ve Washington’u ciddi anlamda ürkütüyor. Bunun için sürekli İran’a baskı yapıyorlar Yaman Çelişki! “Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşmasına” taraf olmayan, hiçbir denetlemeyi kabul etmeyen ve bölgede nükleer silaha sahip tek ülke olan İsrail, kendisinin dışında hiçbir ülkenin bu silahlara sahip olmasını istemiyor, kendi güvenliği için tehdit olarak görüyor ve hukuksuz bir şekilde bu anlaşmaya taraf olan ve UAEA denetimine açık olan İran’a saldırıyor. Yalnız İsrail mi saldırıyor. Elbette hayır. Kuruluşundan bugüne kadar İsrail’e siyasi, ekonomik ve askeri desteği sağlayan ABD’nin yanında diğer Avrupa ülkeleri de her türlü desteği veriyor. İşte dün toplanan G7 ülkeleri; İsrail’in Gazze soykırımı ve sağa sola saldırısı ortada iken “İsrail’in kendini savunma hakkına sahip olduğunu ve her türlü desteği vereceklerini” hiç utanmadan ve çekinmeden açıklıyorlar. Zaten İsrail da, bu katliamları yaparken Batılı ülkelerden ve işbirlikçi Müslüman ülke liderlerinden aldığı destek ve cesaretten dolayı yapabiliyor… Ama aynı Allah’a aynı kitaba aynı kıbleye aynı peygambere inanan 57 İslam ülkesinden İran’a destek anlamında tık yok. Bırakın İran’a destek olmayı, Türkiye, Ürdün, Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Katar, BAE gibi bazı ülkeler İsrail’e lojistik destek sağlıyorlar! BOP Adım Adım Devam Ediyor, ABD ve İsrail, İran’a saldırı öncesi; • Mısır, Libya ve Irak daha önce bertaraf edilmiş, Sudan ve Yemen iç çatışmalarla uğraşıyor, • Suriye’de Tahran ve Hizbullah’ı düşman gören bir yönetim getirilerek Suriye de tasfiye edildi, Hizbullah kuşatıldı; sabotajlar, suikastlar, ajanlar, drone ve füze baskınları derken, İran’ı doğrudan bombalamaya başladılar. ABD ve diğer Batılı ülkelerin desteğiyle İran’a saldıran terör örgütü İsrail, İran’ı zayıf düşmüş haliyle masaya oturmaya zorlamak, nükleer tesislerini yok etmek ve rejimini değiştirerek kendisine zararsız bir hale getirmeyi amaçlıyor. Sıradaki Ülke Türkiye mi? Bugün hedefte İran var ama yarın sıra Türkiye’dir. Her ne kadar Türkiye’de İsrail ve ABD ile işbirliği içinde olan bir iktidar olsa da, İsrail’in “Arz-ı Mevʽûd” (Nil-Fırat) inancı olduğu için fiziki olarak da işgal etmek isteyecektir. ABD–İsrail ikilisi, bölgeye demokrasi veya barış değil, “ya itaat et, ya da imha olacaksın” seçeneği sunuyor. Kaldı ki, ABD ve İsrail’le işbirliği yapanlar bile günü geldiğinde “kulan-at” muamelesi görecekleri kesindir. Ne Yapılmalı? • Ortak Akıl ve Dayanışma İçine Girmeli: Bölge ülkeleri, aralarındaki rejim, ırk, din, mezhep ve kavmiyetçilik farklılıklarını bırakıp kendi aralarında diyalog ve güven mekanizması kurmalı, • Güce Dayalı Caydırıcılık: İsrail, ABD ve Batılı ülkeler ancak güçten anlar. Bunun için D-8 amacı doğrultusunda derhal etkinleştirilmeli; kapsama alanı D-30, D-60, D-160 şeklinde genişletilmeli ve bu ülkeler arasında askerî, siyasi, ekonomik, kültürel işbirliği hızlandırılmalı, • Müslümanlar Kendi Kurumlarını Kurmalı: Müslüman ülkeler, kendi BM’sini, para birimini, merkez bankasını ve ekonomik işbirliğini kurmalı, • BM Yeniden Yapılanmalı: Veto sahibi beş ülke ve İsrail’in çıkarını sağlamaktan başka bir görevi ve bir yaptırım gücü kalmayan BM’nin yapısı eşit ülke ekseninde yeniden yapılandırılmalı • İsrail’e Yaptırım: İsrail’in hukuk, sınır tanımayan ve bitmek bitmeyen saldırına karşı bütün ülkeler işbirliği yapmalı uluslararası örgütler harekete geçirilmeli • Halklar Uyanmalı: Bölgedeki ülke halkları, uyanmalı, işbirlikçi lider ve partileri tanımalı, • Bağımsız Diplomasi: Üçüncü taraf ajandalarına angaje olmadan çok kutuplu ilişkiler geliştirilmeli. • Uluslararası Barış Gücü: Gazze-İsrail hattına acilen Barış Gücü yerleştirilmeli, • Ambargo: İslâm ülkeleri İsrail ve ABD’ye başta petrol olmak üzere toplu ambargo uygulamalı, • Mezhep ve Etnik Farklılıkları Aşmak: Müslüman ülkeler aralarındaki mezhep farklılıklarını ilim adamlarına bırakıp, ortak düşmanları olan ABD ve İsrail’e karşı siyasi, askerî ve ekonomik dayanışmaya geçmeli, • Kürt Sorununa Kalıcı Çözüm ve Bölgesel İstikrar: İran, Irak, Suriye ve Türkiye; kardeşlik, eşitlik, adalet, İslâmî ve insani ilkeler temelinde Kürt halkının haklarını tanımalı ve kalıcı barışı inşa etmelidir. Kürt halkları da İsrail ve ABD’ye güvenerek ülkelerine karşı duruş sergilememeli, ABD ve İsrail’den yana durmamalıdır. Zira bu ülkelerin Kürtlere verdiği destek Kürtleri çok sevdiklerinden değil, kendi çıkarları doğrultusunda kullanma amacı taşımaktadır. Bu durumu engellemek adına, ilgili ülkeler kendi topraklarındaki Kürt halkının eşit vatandaşlık ve adalet gereği olan haklarını sağlamalıdır. Türkiye'nin Atması Gereken Adımlar Bu süreçte Türkiye'nin üstlenmesi gereken önemli adımlar bulunmaktadır: · İsrail'e Yaptırım: İsrail'e yönelik karşıtlık söylemde kalmamalı, eyleme geçmelidir. Bu bağlamda Ceyhan petrol hattı, Kürecik radar üssü, İncirlik Hava Üssü ve İsrail'e lojistik sağlayan limanlar kapatılmalı, dolaylı ticaret tamamen kesilmelidir. · İslam Ülkeleri Arasında Liderlik: Türkiye, İslam ülkelerinin birlik ve beraberliği için öncülük ve liderlik yapmalıdır. Mazlumları ve sömürülenleri bir araya getirip, zalimlere ve emperyalist ülkelere karşı organize etmeli, · İç Cephenin Güçlendirilmesi: Ülke içinde siyasi baskı, hukuksuzluk, kutuplaştırma ve ötekileştirmeden vazgeçilmeli, adil ve kucaklayıcı bir yönetim sergilenmelidir. Kayyum atamalarına ve siyasi tutuklamalara son verilmeli, KHK ile mağdur edilenlerin hakları iade edilmeli ve mağduriyetleri bir an önce giderilmelidir. · Üretime Dayalı Ekonomi: Türkiye, teknoloji, sanayi, tarım ve hayvancılık başta olmak üzere her alanda üretime dayalı, katma değeri yüksek bir ekonomiye geçiş yapmalı; israf ve savurganlıktan vazgeçmelidir. Özetle, Müslüman ülkeler, vakit kaybetmeden dayanışma içine girmeli, sorunlarını kendileri çözmeli ve pasif bir şekilde beklemekten vazgeçmelidir. Aksi takdirde, "Sarı Öküz" hikayesinde olduğu gibi, tek tek ABD ve İsrail'e yem olmaya mahkum olacaklardır. Allah'ım! Müslüman halkları ve liderlerini uyandır, Hıristiyan ve Yahudi ittifakına karşı aralarında birlik ve beraberliği sağla. Amin. Vesselâm.