Büyük ve Küçük Şeytanın Ortadoğu’da Kana Doymuyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
İslam Alemi olarak, İşbirlikçi yöneticiler yüzünden tarihin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyoruz. İslam coğrafyası, bugün tarihinin belki de en karanlık ve en kırılgan dönemlerinden birini yaşıyor. ABD ve İsrail’in başını çektiği küresel emperyalist sistem; başta Filistin, Afganistan, Libya ve Suriye olmak üzere işgal, katliam ve sömürü politikalarını yıllardır aralıksız sürdürüyor. Bu yıkım karşısında Müslüman halklar sistematik bir şekilde soykırıma uğruyor; kan ve gözyaşı artık günlük ve sıradanlaşmış bir durumda. Bu trajedinin diğer acı bir yönü ise bazı İslam ülkelerinin ya bu zulme sessiz kalması ya da ABD, Siyonizm ve diğer Batılı emperyalist ülkelerle açıkça işbirliği yapmasıdır. İsrail’in Gazze’de iki yıldır uyguladığı soykırıma sessiz kalmak bir yana, birçok ülke İsrail’e lojistik destek sağlayarak doğrudan bu suçlara ortak olmaktadır. Ortadoğu’da Emperyalist Pençenin Gölgesi, Her Gün Biraz Daha Büyüyor İsrail’in Filistin’de yürüttüğü işgal, abluka ve katliam politikaları artık sadece bölgesel bir sorun değil, insanlığın tamamını ilgilendiren küresel bir trajediye dönüşmüştür. Bu vahşetin arkasındaki ana güç hiç kuşkusuz, “Büyük Şeytan” olarak adlandırılan Amerika Birleşik Devletleri’dir. Ya bu Büyük Şeytanla dostluk yapan Müslüman liderlere ne demeli! ABD, yıllardır İsrail’e ekonomik, askeri ve siyasi destek vermekle kalmamış; şimdi de İran’a yönelik saldırılarıyla doğrudan savaşın tarafı olmuştur. İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması, bu saldırganlığın zirve noktasıdır. Her ne kadar bugün taraflar arasında bir “ateşkes” havası estirilmeye çalışılsa da, bu geçici ve aldatıcı bir sessizliktir. Çünkü hiçbir zaman İsrail Barış istemiyor. Bu ateşkesteki maksat, İsrail’in, İran’ın füzeleri karşısında neredeyse kevgire dönen Demir Kubbe Sistemini tekrar düzenlemek için zaman kazanmak ve kamuoyundaki yerlere serilen imajını toparlama çabasından ibarettir. Çünkü ABD ve İsrail, ne saldırganlıklarından vazgeçecek ne de Müslüman ülkelerin nükleer silahlara sahip olmasını kabullenecektir. İslam Dünyası: Seyirci mi, Ortak mı? İsrail’in Gazze’de, Kudüs’te ve Batı Şeria’da yıllardır sürdürdüğü katliamlar artık neredeyse “rutin” haberler haline geldi. ABD’nin bu katliamlara verdiği açık ve sınırsız destek, hiçbir vicdan sahibi insan tarafından inkâr edilmezken “Büyük Şeytan ve Küçük Şeytan” dediğimiz ABD ve İsrail terör örgütüyle iş tutan Müslüman ülkelere ne demeli? Ne yazık ki İslam ülkelerinin büyük çoğunluğu ABD ve İsrail’in Gazze ve İran saldırılarına karşı ya sessiz ya da bu emperyal planın fiilen parçası haline gelmiş durumda. Türkiye’den Ürdün’e, Azerbaycan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne kadar birçok ülke, ABD ve İsrail’in çıkarları için doğrudan ya da dolaylı hizmet sunuyor: • Kürecik’teki radar sistemleri, • İran’a karşı kullanılan hava sahaları, • İran’ın İsrail’e attığı İHA ve füzelerine müdahaleleri, • Lojistik ve enerji destekleri… Hepsine aynı soruyu soruyoruz: Bu ihanet değilse nedir? İslam İşbirliği Teşkilatı mı, Kınama Teşkilatı mı? Adı “İslam İşbirliği Teşkilatı” olan bu yapı, bugün artık sadece bir diplomatik vitrin ve dekor olduğu, kınamaktan başka bir yaptırım gücünün olmadığı açıkça görülmektedir. Her yeni saldırıdan sonra yayımlanan “kınama” mesajları, ümmeti kahretmektedir. Kınamakla yetinen ve hiçbir somut adım atmayan bu yapı, artık adını “Kınama İşbirliği Teşkilatı” olarak değiştirmelidir. Ümmetin ortak sesi ve gücü, yaşanabilir adil bir dünyanın kurulması için zalime karşı mazlumun yanında olması gereken bu teşkilat, maalesef sessizliğin, zilletin ve pasifliğin sembolü haline gelmiştir. Artık Uyanma Vakti Müslüman halklar, artık kendi iradelerini temsil etmeyen, küresel güçlerin taşeronluğunu yapan kukla liderleri tanımalı, sorgulamalı ve değiştirmelidir. Bu zillet halinin sürmesi sadece siyasi değil; ahlaki ve insani bir iflastır. Müslüman ülkeler/halklar, mezhep, ırk ve milliyet ayrımlarını bir kenara bırakmalı; küresel emperyalist katillere karşı, adalet, hakikat ve mazlumdan yana saf tutarak yeniden bir diriliş başlatılmalıdır. Gün, Direniş Günüdür. Çünkü Onur ve İzzet Direniştedir. Evet… • Gün, zalimlere karşı, hakkın ve mazlumun yanında saf tutma günüdür. • Gün, mezhepçilik, ırkçılık ve kabilecilik hastalığını terk ederek, ümmet bilinciyle hareket etme günüdür. • Gün, direnişin adresleri haline gelen Gazze, Yemen ve İran’ın yanında durma günüdür. • Gün, “Gazze yalnız değildir, Yemen yalnız değildir, İran yalnız değildir!” diye haykırmanın ve sadece hamaset değil gerekli icraatları yapma günüdür. • Gün, ümmetin izzetini yeniden kuşanma; sömürüye, işgale ve ihanete karşı yekvücut olma ve Siyonizm ve işbirlikçilerine karşı çok yönlü cihat etme günüdür. Tarih Unutmayacaktır Unutmayın ey işbirlikçi liderler: Tarih sizin ihanetlerinizi bir bir yazıyor… Kimin izzet ve onurla küresel katillere direndiğini, Kimin çıkar ve iktidarları uğruna zillet içinde ABD ve İsrail’e boyun eğdiğini, Kimin, hamasi nutuklarla ümmeti uyutup sattığını Bir bir kaydediyor. Vesselam.
 
Geri
Üst