A
Admin
Yönetici
Yönetici
Karlsruhe’deki yargıç seçimi krizi siyasetin yanı sıra kilise çevrelerine de sıçradı.
Federal Anayasa Mahkemesi’ne yapılması planlanan yeni yargıç atamaları, siyasi çevrelerde olduğu kadar dini otoriteler arasında da tartışma konusu haline geldi. Özellikle SPD'nin desteklediği hukuk profesörü Frauke Brosius-Gersdorf’un kürtaj konusundaki görüşleri kamuoyunda polemik yaratmaya devam ederken, Bamberg Başpiskoposu Herwig Gössl’ün Pazar günü yaptığı açıklama krizi daha da derinleştirdi.
Gössl, Brosius-Gersdorf’un doğmamış çocukların yaşam hakkına ilişkin yaklaşımını “iç siyasi bir skandal” olarak nitelendirerek, dini inançların toplumdaki etkisinin zayıflaması halinde “hoşgörüsüzlük ve insanlığa karşı küçümseme” tehlikesine dikkat çekti. Başpiskoposun bu sert çıkışı, özellikle SPD cephesinde büyük tepkiyle karşılandı.
Miersch: “Saygın Bir Hukukçuyu Hedef Almak Hristiyanlıkla Bağdaşmaz”
SPD Meclis Grup Başkanı Matthias Miersch, Başpiskopos Gössl’ün sözlerini “skandal” olarak nitelendirdi. Açıklamayı "saygın bir hukuk insanına yönelik kabul edilemez bir itham" olarak değerlendiren Miersch, kilise temsilcilerinin siyasi tartışmalara bu şekilde müdahil olmasını sert bir dille eleştirdi. "Kilise elbette siyasi olabilir, ancak bu tarz bir kışkırtmaya katılmak Hristiyanlıkla bağdaşmaz" ifadelerini kullandı.
Miersch, hukukçu Brosius-Gersdorf’un organize bir karalama kampanyasına maruz kaldığını savunarak, görüşlerinin bağlamından koparılarak kamuoyuna yansıtıldığını vurguladı. Süddeutsche Zeitung'a verdiği röportajda, “CDU ve CSU içinde başlangıçta ciddi bir itiraz yoktu. Tepkiler internet üzerindeki kutuplaşmanın ardından yükseldi,” dedi.
Merz: “Hoşnutsuzluğu Daha Önceden Fark Etmeliydik”
CDU Genel Başkanı Friedrich Merz de yaşanan sürece dair değerlendirmelerde bulundu. ARD’ye verdiği röportajda, kendi grubundaki bazı vekillerin Brosius-Gersdorf’a yönelik çekincelerini yeterince ciddiye almadığını kabul etti. “Elbette, bu kadar büyük bir hoşnutsuzluk olduğunu daha önceden fark edebilirdik,” diyen Merz, oluşan siyasi krizi hafife aldıklarını ima etti.
Öte yandan, SPD içerisinde de rahatsızlıklar su yüzüne çıkıyor. Eski Sağlık Bakanı Ulla Schmidt’in, kiliseleri bu meselede aktif şekilde pozisyon almaya yönlendirdiği belirtiliyor.
Seçim Süreci Yaz Sonrasına Ertelendi
Geçtiğimiz Cuma günü Bundestag’da yapılması planlanan Federal Anayasa Mahkemesi’ne üç yeni yargıç seçimi, gerekli çoğunluk sağlanamadığı için başarısızlıkla sonuçlandı. Özellikle Brosius-Gersdorf’un adaylığı üzerindeki tartışmaların gölgesinde kalan süreç, yaz tatilinin ardından yeniden gündeme gelecek.
CDU/CSU, koalisyon ortağı SPD’den farklı bir aday göstermesini talep ederken, SPD cephesi hukuk profesörünün adaylığına bağlı kalma konusunda kararlı görünüyor. Tüm taraflar arasında derinleşen görüş ayrılıkları, yargı atamalarının ötesine geçerek, siyaset ve din ilişkilerine dair daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Federal Anayasa Mahkemesi’ne yapılması planlanan yeni yargıç atamaları, siyasi çevrelerde olduğu kadar dini otoriteler arasında da tartışma konusu haline geldi. Özellikle SPD'nin desteklediği hukuk profesörü Frauke Brosius-Gersdorf’un kürtaj konusundaki görüşleri kamuoyunda polemik yaratmaya devam ederken, Bamberg Başpiskoposu Herwig Gössl’ün Pazar günü yaptığı açıklama krizi daha da derinleştirdi.
Gössl, Brosius-Gersdorf’un doğmamış çocukların yaşam hakkına ilişkin yaklaşımını “iç siyasi bir skandal” olarak nitelendirerek, dini inançların toplumdaki etkisinin zayıflaması halinde “hoşgörüsüzlük ve insanlığa karşı küçümseme” tehlikesine dikkat çekti. Başpiskoposun bu sert çıkışı, özellikle SPD cephesinde büyük tepkiyle karşılandı.
Miersch: “Saygın Bir Hukukçuyu Hedef Almak Hristiyanlıkla Bağdaşmaz”
SPD Meclis Grup Başkanı Matthias Miersch, Başpiskopos Gössl’ün sözlerini “skandal” olarak nitelendirdi. Açıklamayı "saygın bir hukuk insanına yönelik kabul edilemez bir itham" olarak değerlendiren Miersch, kilise temsilcilerinin siyasi tartışmalara bu şekilde müdahil olmasını sert bir dille eleştirdi. "Kilise elbette siyasi olabilir, ancak bu tarz bir kışkırtmaya katılmak Hristiyanlıkla bağdaşmaz" ifadelerini kullandı.
Miersch, hukukçu Brosius-Gersdorf’un organize bir karalama kampanyasına maruz kaldığını savunarak, görüşlerinin bağlamından koparılarak kamuoyuna yansıtıldığını vurguladı. Süddeutsche Zeitung'a verdiği röportajda, “CDU ve CSU içinde başlangıçta ciddi bir itiraz yoktu. Tepkiler internet üzerindeki kutuplaşmanın ardından yükseldi,” dedi.
Merz: “Hoşnutsuzluğu Daha Önceden Fark Etmeliydik”
CDU Genel Başkanı Friedrich Merz de yaşanan sürece dair değerlendirmelerde bulundu. ARD’ye verdiği röportajda, kendi grubundaki bazı vekillerin Brosius-Gersdorf’a yönelik çekincelerini yeterince ciddiye almadığını kabul etti. “Elbette, bu kadar büyük bir hoşnutsuzluk olduğunu daha önceden fark edebilirdik,” diyen Merz, oluşan siyasi krizi hafife aldıklarını ima etti.
Öte yandan, SPD içerisinde de rahatsızlıklar su yüzüne çıkıyor. Eski Sağlık Bakanı Ulla Schmidt’in, kiliseleri bu meselede aktif şekilde pozisyon almaya yönlendirdiği belirtiliyor.
Seçim Süreci Yaz Sonrasına Ertelendi
Geçtiğimiz Cuma günü Bundestag’da yapılması planlanan Federal Anayasa Mahkemesi’ne üç yeni yargıç seçimi, gerekli çoğunluk sağlanamadığı için başarısızlıkla sonuçlandı. Özellikle Brosius-Gersdorf’un adaylığı üzerindeki tartışmaların gölgesinde kalan süreç, yaz tatilinin ardından yeniden gündeme gelecek.
CDU/CSU, koalisyon ortağı SPD’den farklı bir aday göstermesini talep ederken, SPD cephesi hukuk profesörünün adaylığına bağlı kalma konusunda kararlı görünüyor. Tüm taraflar arasında derinleşen görüş ayrılıkları, yargı atamalarının ötesine geçerek, siyaset ve din ilişkilerine dair daha geniş bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.