A
Admin
Yönetici
Yönetici
Boşanma kararı alınmadan önce eşlerden birinin malvarlığını üçüncü kişilere devretmesi, halk arasında “mal kaçırma” olarak adlandırılır. Genellikle taşınmazların kardeş, anne-baba ya da yakın bir akrabaya devri yoluyla gerçekleştirilen bu eylemler, diğer eşin boşanma sonrası elde edeceği edinilmiş mallara katılma alacağını etkisiz hale getirme maksadı ile yapılmaktadır. Ancak bu tür davranışlara karşı Türk Medeni Kanunu kapsamında mağdur olan eş açısından koruyucu düzenlemelere yer verilmiştir. TMK 219 ve Edinilmiş Mallar Türk Medeni Kanunu’na göre (m. 219), eşlerin evlilik süresince edindiği malvarlığı değerleri “edinilmiş mal” sayılır. Maaşlar, emekli ikramiyeleri, taşınmaz alımları, araçlar, banka hesaplarındaki birikimler bu kapsama girer. Evlilik birliği sona erdiğinde, bu mallar eşler arasında yarı yarıya paylaştırılır (m. 236). TMK 228 – Paylaşma Ölüm Değil, Tasfiye ile Biter Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte, her eş, karşı taraftan katılma alacağı talep edebilir. Ancak bazı durumlarda eş, bu paylaştırmayı engellemek için evlilik birliği içinde edinmiş oldukları malları elden çıkarmış olabilir. TMK 229 – Hileli İşlemler Ayrıca eş, yalnızca karşılıksız değil, görünürde satım ya da muvazaalı işlemlerle de mal kaçırmaya çalışabilir. Bu durumda da TMK 229 hükmü uyarınca, “diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yapılan devirler”, tasfiye dışı bırakılamaz. Maddeye göre; “…Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir: 1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, 2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir…” Buradaki önemli nokta, malı devreden eşin muvazaalı bir şekilde edinilmiş malı devretmiş ve bunu diğer eşe zarar verme kastı ile yapmış olması gerekmektedir. Burada yalnızca hukuki şekil şartına değil, işlemdeki gerçek saikin ne olduğuna da bakılır. Amaç, tasfiyeye dahil edilmesi gereken değerin, muvazaalı işlemlerle tasfiye dışına çıkarılmasının önüne geçmektir. Sonuç: Malı Devretmek Alacağı Engellemez Türk Medeni Kanunu’nun 219, 227, 228 ve 229. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, eşin mal kaçırma girişimi hukuk sistemimiz tarafından korunmamakta, aksine aldatıcı işlemler bertaraf edilmektedir. Mağdur olan Diğer eş, mal rejimi tasfiyesi sırasında bu işlemlere karşı katılma alacağı talep edebilir ve bunu 3. Kişilere karşı da ileri sürebilmektedir. Boşanma süreci ne kadar sancılı olursa olsun, tarafların hukuka uygun davranması gerekir. Türk Medeni Kanunu, duygusal ayrılıklardan doğan mali adaletsizliklerin önlenmesi için güçlü bir hukuki çerçeve sunmaktadır.