Birlik ve kardeşlik konusunda inatçı olmalıyız

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin TBMM'de ilk adım atıldı ve meclis komisyonu çalışmalarına başladı. İlk toplantısını yapan komisyonun adı “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olarak belirlendi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş çok anlamlı bir konuşma gerçekleştirdi.

Bu süreç Türk'ün de Kürt'ün de ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir” dedi ayrıca “Türk Kürt kardeşliği coğrafyamızın asli kodudur” diyerek gelinen noktayı çok güzel özetledi.

Bunlar elbette güzel gelişmeler. Umarım sonu da güzel olur. Zira bu noktaya kolay gelinmedi.

Bu ülkenin evlatlarını geçmişle olan bağlarından, tarihi kültürel birikiminden, örf, adet ve geleneklerinden ve farklılıklarıyla olan zenginliğinden kopartarak sıfır kilometre bir ulus yaratmaya kalkan CHP zihniyetinin bu ülkeye verdiği zarar ziyandan az çekmedik.

Düşünün vaktiyle, Türk vatandaşları evlerinin dışında umuma açık yerlerde, her zaman Türkçe konuşacaklardı. Aksi takdirde 1 ila 7 gün arasında hapis ve 10 ila 100 kuruş arasında para cezası yiyeceklerdi.

Dahası diplomalarına el konulacak ve doktorluk, öğretmenlik ya da gazetecilik yapamayacaklardı.

Şark İstiklal Mahkemesi Savcısı Ahmet Süreyya Özgeevren’in bir hatırasında da yer verdiği gibi; “…Bir gün mahkemeye karayağız bir Kürt genci getirdiler. Hâkimler sorguya çekti. Türkçe bilmediği anlaşılınca, hâkimler danıştılar ve delikanlının idamına karar verdiler.

Gerekçeleri; Türkçe bilmeyen bir kimseden bu memlekete hayır gelmeyeceğinden idamına karar verildi. Hemen o gece götürüp astılar!

Ne günlerdi. Hafızamız bu tür yasak ve baskılarla doludur. Bunları yazmakla bitiremeyiz.

Neticede ülkemizde makam, rütbe, yetki, para ve güç bakımından kendilerini sürekli halktan üstün gören bir kitle oldu. Ve bu kitle; kardeşlik, barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlük gibi gayet insani talepleri sanki bir “isyan” ve “başkaldırı” olarak algıladı.

Muğlalı Sunni bir Türk olarak yıllardır işte ben buna isyan ettim. Bu topraklarda Kürtler ve Aleviler hak ve hukuklarını elde edene kadar kendimi bir Kürt ve Alevi saydım. Onların yanında bu ülkenin birliği ve kardeşliği için mücadele ettim.


Türk Kürt ittifakı için her türlü bedel ödemeyi göze alarak emperyalizmin tuzaklarına karşı vatanımı savundum. Şimdi yeniden önümüze bir fırsat gelmişken geri adım atamam.

Kardeşlik, birlik-beraberlik ve sivil düşünce konularında inatçı olmalıyız. Nasıl ki Siyonizm bizleri birbirimize düşürme konusunda kararlı ise biz de birlik olma noktasına inatçı olmalıyız.

2015 yılında, her iki halkın dostluğunu kuvvetlendirecek bir Türk Kürt Dostluğu Vakfı’na ihtiyaç var demiştim.

Amacım, her iki halkın ortaklaşa çıkaracakları gazete ve dergi projelerine kadar her türlü barış, birlik-beraberlik ve kardeşlik adımlarının atılmasıydı. Bırakın bunu gazetelerimiz ne Kürt yazarlara yer verdi ne de Kürtçe ek bir gazete çıkarabildiler.

Neyse ki bugün gelinen noktada tarihi adımlar atılmaya çalışılıyor. Tam da bu noktada İsrail’in tehditleri ile karşı karşıyayız. Çünkü İsrail asla durmayacaktır. Peşinde koştuğu toprakların bir kısmının bizde olduğuna inanıyor.

Büyük İsrail Projesi kapsamında bir Kürdistan devleti planı olduğunu biliyoruz. Ve Kürdistan projesinin de nihai hedefi Türkiye’dir. Bu yüzden çok ama çok dikkatli olmamız gereken zamanlardayız.

ABD Silahlı Kuvvetler Akademisi Stratejik Araştırmalar Merkezi bir rapor hazırlamıştı. Bu rapora göre; Önümüzdeki 10 yılda yaşanacağı öngörülen ve ABD için tehdit olduğu belirtilen 23 farklı gelişme için 8 farklı müdahale yöntemi tavsiye edildi. Bu beklentilerden bir tanesi de Türkiye'de etnik temelli bir iç savaşın yaşanması durumuydu.

Evet, bu planları bertaraf etme çabamız var. Ancak İsrail’in bölgede direnişi kırarak Suriye’de bir devlet kurdurma planı olduğunu da unutmayalım. Atılacak her adımda bunu da dikkate almalıyız.
 
Geri
Üst