A
Admin
Yönetici
Yönetici
Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan avukat ve TİP milletvekili Can Atalay, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın tutukluluğuna ilişkin dikkat çeken bir değerlendirmede bulundu. Atalay, iktidarın muhalif siyasetçileri hukuk dışı yollarla saf dışı bırakma eğiliminde olduğunu belirterek, Özdağ’ın da bu yaklaşımın son kurbanı olduğunu savundu: “İktidar, ayağına dolaşanları ayak altından kaldırmak yolunu seçip Ümit Özdağ’ı hapse yolladı.” “İddianame zayıf, tehlike yok ama tutukluluk var” Atalay, Özdağ’ın yargılandığı davanın hukuki zeminine ilişkin dört başlıkta itirazlarını sıraladı. İlk olarak, iddianamenin dayanağının zayıf olduğunu belirtti. Özdağ’ın tutukluluğuna gerekçe yapılan sosyal medya paylaşımlarının çoğunun yıllar öncesine ait olduğunu ve o dönemde soruşturma konusu edilmediğini vurguladı: “Tweetlerin bir kısmı 2020, 2021, 2022 ve 2023 yıllarına ait. Konjonktür değişene kadar soruşturma bile açılmamış. Şimdi bunlar ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçu kapsamında ele alınıyor. Oysa bu suç için ‘açık ve yakın tehlike’ aranmalıdır. Bu tehlike ne iddianamede gösterilmiş ne de hukuken ikna edici bir bağ kurulabilmiştir.” “İkili hukuk, düşman ceza hukuku uygulanıyor” Atalay, Özdağ’ın durumunun, Türkiye’de muhaliflere yönelik uygulanan “ikili hukuk” anlayışının bir parçası olduğunu ifade etti. Kendi yaşadığı süreci de örnek göstererek, Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmamasını ve iktidarın hukuku araçsallaştırmasını eleştirdi: “Muhalifler eşit yurttaş muamelesi görmüyor. Hukukun temel ilkeleri askıya alınıyor. Bu, 2. Dünya Savaşı sonrası literatürde ‘düşman ceza hukuku’ olarak tanımlanır.” “Siyaset ve hukuk birbirine karıştırılıyor” Üçüncü olarak, siyaset ve hukukun sınırlarının kasıtlı olarak bulanıklaştırıldığını belirten Atalay, geçmiş paylaşımlar üzerinden açılan davaların siyasetçileri sindirme ve etkisizleştirme amacı taşıdığını savundu: “Yıllar öncesinin açıklamaları torbaya dolduruluyor, siyasetçiler mahkemelerle boğuşur hale getiriliyor. Bu yöntem yaygınlaştı ve tehlikeli bir gidişe işaret ediyor.” “Silahlara veda sürecinde her görüşe yer olmalı” Atalay, son olarak, Özdağ’ın “silahlara veda süreci ”ne yönelik karşıt görüşlerinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Karşıt fikirlerin bastırılmasının demokratik çözüm süreçlerini sabote edeceğini belirtti: “Sürece destek veren de karşı çıkan da fikirlerini özgürce söyleyebilmeli. İktidarın muhalifleri susturarak bu süreci yönlendirme çabası, demokratik bir çözümün önünü tıkar.”