A
Admin
Yönetici
Yönetici
Gazze'de süren vahşet karşısında dünyanın dört bir yanından vicdan sahibi insanlar, Refah’a uzanan “Küresel Gazze Yürüyüşü”nde bir araya geldi. Umut Kervanı İnsani Yardım Vakfı üyesi Erdal Elibüyük, bu anlamlı yürüyüş sırasında Almanya’dan gelen Stella isimli bir gazeteciyle yaptığı kısa ancak çarpıcı bir görüşmeyle yürek burkan bir gerçeği gün yüzüne çıkardı: Artık hiçbirimiz görmezden gelerek yaşamaya devam edemeyiz. Kahire sokaklarında sabahın ilk ışıklarıyla başlayan yürüyüş, fiziksel bir mesafeyi değil, insanlığın vicdanına yapılan bir yolculuğu ifade ediyordu. Elinde ne bir basın kartı ne de ülke rozetleri taşıyan Stella’nın sözleri, binlerce insanın sessiz çığlığına tercüman oldu: “Bu hayatta çok kötü şeyler oluyor. Eğer çocuklarımızın yüzüne bakmak istiyorsak, sessiz kalamayız... Ayağa kalkmak lazım. Çünkü çocuklar ölüyor.” Stella, o gün yalnızca bir gazeteci değil, acıyı taşıyan bir insandı. Ve belki de en hakiki habercilik, haber yapmak değil, hakikati yürüyerek anlatmaktı. Yürüyüşe sadece bölge ülkeleri değil, dünyanın dört bir yanından katılım vardı. İspanyol bir çift, ellerinde zeytin dalı taşıyordu; Kanada’dan gelen bir kadın, gözyaşlarını küçük bir çocuğun oyuncak ayısına siliyordu. Ortak payda inanç ya da milliyet değil, sadece vicdandı. Adımların yönü Refah’a, mesaj ise tüm dünyayaydı: “Artık yeter!” Bombaların altındaki çocuklar, suskunluğa terk edilmiş anneler, sessizce izlenen bir katliamın ortasında insanlık yardım bekliyordu. Yürüyenler sadece bir yere değil, insanlığın kalbine sesleniyordu. “İnsanım, çünkü acıyı taşıyabiliyorum” yazılı bir pankart taşıyan genç bir kız, yürüyüşün ruhunu tek bir cümlede özetliyordu. Sayfalarca açıklamanın anlatamadığını, bir satır taşıyordu. Yürüyüş boyunca kimse kimseye "nerelisin, kimsin" diye sormadı. Önemli olan isimler değil, durulan yerdi. Birbirine destek olan, kol kola yürüyen insanlar, farklı diller konuşsalar da aynı duyguda birleşti: Sessiz kalmamak. Bu yürüyüş, sadece Gazze için değildi. Bu yürüyüş; unutulan merhamet için, bastırılan vicdanlar için, hâlâ insan kalabilmek için atılan adımlardı. Ve bu adımlar, dünyanın dört bir yanındaki sessiz izleyicilere sesleniyordu: “Ayağa kalkmak lazım.” Gazze için, insanlık için, çocukların gülüşlerinin yeniden duyulabilmesi için.