A
Admin
Yönetici
Yönetici
Hayatım boyunca kalemimi sadece bu milletin ve devletin hakkını Hukuku’nu korumak için oynattım. 32 yıl boyunca gazetecilik yaparken, bir haberin arkasına gizlenen bir insanın hayatını, emeğini, mücadelesini hiç görmezden gelmedim. Gazetecilik benim için bir meslekten öte, bir vicdan bir ahlak meselesi oldu. Halkın hakkını korumak, yetimin hakkını aramak, devlet malına uzanan elleri ifşa etmek için çıktık yola. Bazen tehdit edildik, bazen yalnız bırakıldık. Yüzlerce şikâyete maruz kaldık, yüzlerce davalar ile karşı karşıya kaldık, ama bir kere bile eğilmedik, bir kere bile satılmadık. Çünkü biz, yalnızca Cuma namazlarında secde ederken eğildik. Bugün size bir insandan bahsedeceğim. Sadece bir kamu görevlisi değil o. Sadece bir Sayıştay denetçisi değil. O, bu milletin içinden çıkmış, bu devletin ekmeğiyle büyümüş, kamu malını kendi malı gibi koruyan bir Anadolu’nun yiğit evladı: Cengiz Caba. Günümüz öyle bir hale geldi ki artık onurlu olmak değil, suskun olmak makbul. Eğer susarsan yükselirsin, eğer görmezden gelirsen alkışlanırsın. Hele, hele rüşvet alır birde aldığın rüşveti paylaşırsan en üst düzey göreve gelmeniz an meselesi olur ve başınız sıkıntıya düştüğünde rüşveti paylaştığınız kişiler "cansiparane" sizi korumaya kalkarlar. Ama doğruyu söylersen, belgenle konuşursan, hele hele devletten çalınanı ortaya çıkarırsan... İşte o zaman hedef olur, linç yapmaya kalkarlar Ve şimdi... Cengiz Caba hedefte! ZAMANLAMASI OLDUKÇA MANİDAR, OLDUKÇA DÜŞÜNDÜRÜCÜ! Sosyal medyada bir fotoğraf… Kısa süre önce hayat arkadaşı eşini toprağa vermiş. Acısını bile içine yeni gömmüşken, cenazeye katılan bir belediye başkanıyla çekilen o kare, çarpıtılıp servis ediliyor. Altında sahte hesaplardan dökülen iftiralar, karalamalar, çamur atmalar... Oysa o fotoğraf, bir insanın eşine verdiği son vedadan bir an. Oysa o kare, bir yas, bir vefa, bir hüzün. Ama şimdi o hüzünlü bir fotoğraf karesi üzerinden bir karakter, bir itibar suikastı yürütülüyor. Neden mi? Birkaç gün içinde Sayıştay, denetçilerin görev yerlerini belirleyecek yani kimin hangi kurumu denetleyeceği belirlenecek. Cengiz Caba’nın radarına yani denetimine girmek istemeyenler akılları sıra Sayıştay’ı etkilemeye çalışıyorlar Neden mi? Çünkü İzmir’de kamu kurumlarının, belediyelerin en çekindiği denetçi Cengiz Caba ; Çünkü devletçi duruşu her dosyaya bakışı ve titizliği özellikle yapım işlerinde ki uzmanlığı onu haramzadeler tarafından istenilmeyen kişi haline getiriyor Neden mi? Bu dönem hiç olmadığı kadar İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı İZSU idaresinden pis kolular değil lağım kokuları ayyuka çıktı Neden mi? Çünkü Cengiz Caba, 34 yıldır kamunun hakkını savunan bir denetçi. Çünkü İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaptığı denetimlerde 1 milyar liralık kamu zararını tahsil ettirdi. Çünkü İz Tarım Süt Fabrikası’nda 10 milyon liralık mükerrer ödemeyi ortaya çıkardı. Çünkü Antalya’da, imara aykırı yapılaşmalara göz yumanları denetim raporlarına yazarak teşhir etti. Çünkü Konyaaltı Belediyesi’nde 21 kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Çünkü devletten çalınanı, devletin ve milletin cebine geri koydu. SAYIŞTAY BAŞKANI SAYIN METİN YENER! İŞTE MESELE BU! Bu ülkenin gerçekten çalışan, vicdanıyla hareket eden akçeli işler ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bürokratları, ne yazık ki bugünlerde itibar suikastına uğratılmaya çalışılıyor. Bu satırları yazarken Yunus Emre’nin sözü geldi aklıma “Gezmek gerek her yeri, bulmak için bir eri, Sarraf tanır cevheri, herkes bilesi değil” bir başka değişle "Altın, çamura düşmekle kıymetini yitirir mi? Siz tasa etmeyin, sarraf bilir cevherin kıymetini." Onlara “dürüst ol” deniliyor ama dürüst olduklarında ya görev yerleri değişiyor yada görevleri. İşini yapınca alkışlanmıyor, susturulmaya çalışılıyor. Bugün Cengiz Caba'yı yalnız bırakırsak, yarın bu ülkenin hiçbir köşesinde gerçekten adil, objektif denetim yapacak cesur devlet memurları bulamayız. “Bugün uzman denetçileriniz ismi ne olursa olsun onlar hakkında çıkabilecek iftira niteliğinde aslı astarı olamayan mesnetsiz dedikodulara tolerans tanırsanız yarın da o koltuğu bıraktığınızda sizin hakkınızda çıkabilecek dedikodulara hazırlıklı olmanız kanaatindeyiz çünkü bu tür kamu kurumlarının kanını emen veya emme niyetinde olan kişilerden her türlü kötülüğü beklemek mümkün” Konuyla alakalı tam bir atasözü aklıma geldi. “Dosta gerek arka; düşman göre korka” sadece hatırlatmak istedim Sayıştay, Bu milletin emaneti olan devletin vicdanıdır. Sayıştay denetçileri, kamunun namus bekçileridir. Sayıştay, devletin harcamalarının nabzını tutan vicdanıdır. Ne zaman yanlış atsa, orada bir düzensizlik vardır. Sayıştay milletin parasının başında gece gündüz nöbet tutan görünmeyen bir muhafızdır. Sayıştay Mahkeme salonlarında değil, rapor satırlarında yükselen bir adalet çığlığıdır. Sayıştay Görünmez cüppesiyle, devletin içini denetleyen bir hâkimdir Sayıştay. Karar vermez ama kararları şekillendirir. Sayıştay Her bir kuruşun peşine düşen ve onun millet için mi yoksa çıkar çevreleri için mi harcandığını sorgulayan bir kamu aklıdır. Sayıştay’ın raporları, devletin namus defteridir. Her satırı, bir vebalin kaydıdır. Kamu kaynaklarının usulsüz harcandığı her köşe, Sayıştay’ın ışığıyla aydınlanır. Sayıştay Sessizlikle konuşur, belgeyle anlatır. Unutulmuş hesapları, görmezden gelinen sorumlulukları hatırlatır. Sayıştay sadece bütçeyi değil; kamu ahlakını, yönetenlerin niyetini, halkın güvenini tartar. Eğer siz bu bekçileri, sosyal medya dedikodularına feda ederseniz... Yalnızca bir insanı değil, bütün bir sistemin güvenilirliğini kaybedersiniz. Buradan Sayıştay Başkanlığı’na, devletin tüm yetkililerine ve bu ülkenin yüreği vicdanla atan her ferdine sesleniyorum: Cengiz Caba gibi insanların arkasında durmak gerekiyor. Onların vakarını, haysiyetini korumak sadece görev değil, insanlık borcudur. Çünkü bugün susturulan bir denetçi, yarın susturulacak adaletin kendisidir. Çünkü bugün sahip çıkılmazsa, yarın doğruluk başını bile kaldıramaz. Çünkü bugün yalnız bırakılırsa, millet bir daha bu kadar yürekli evlatları yetiştiremez. Ben bir gazeteci olarak değil, bir insan olarak yazıyorum bu satırları. Bir evlat, bir kardeş, bir yurttaş olarak… Gerçekler karanlıkta kalmasın, vicdanlar susturulmasın. Haysiyetiyle Onuruyla görevini yapanların arkasından Mustafa Yıldızdoğan’ın şarkı sözlerini söylemek istemiyoruz artık Ülke çıksın diye dardan Candan geçtiler candan Ana baba evlat yardan Geçip, geçip gittiler Hepsi nice yiğittiler Bir denetçinin haysiyeti, bir devletin onurudur. Ve biz o onura sahip çıkmak zorundayız.