21. Yüzyılın Beslenme Sorunu: Duygusal Açlık

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
1900’lü yıllarda hayatın getirdiği stres, savaş, yoksulluk ve afet durumlarında depresyon veya kaygı bozukluğu geçiren bireylerin besin reddi, iştahsızlık ve kilo kaybı yaşarlarken günümüzün modern insanları strese tepki olarak yemek tüketim çılgınlığına giriyor. Birde modern insanın masabaşı çalışma süreleri, ekran bağımlılığı ve evimizde her daim bulunan yüksek kalorili tüketime kolay paketli ürünler şuanda mevcut yüksek kilomuzun diğer nedenleri aslında. Değişen ruh durumlarımız, travmalarımız veya da kronik stresimizin altında değişen besin alımlarımızın sonuçlarını bu haftaki yazımızda konuşacağız. KRONİK STRES KARBONHİDRAT ALIMINI ARTIRIYOR! Birey birden fazla tanımlı duygu durumlarında döngü yaşarken yeme davranışlarını da değiştirir. Gündelik olaylara karşı tepkilerimize bağlı olarak günlük aldığımız kaloriler ve besin öğesi dağılımları değişir. Duygusal yeme yapılan çalışmalarla en çok ergenlerde ve genç yetişkinlerde görülürken, obez bireylerin ise hayatlarının bir döneminde duygusal yeme yaşadıkları bulunmuştur. 2023 yılında Journal of Human Nutrition and Dietetics ’de yayımlanan bir meta-analizde obeziteyle uğraşanların sağlıklı beden kütle indeksine sahip olanlara göre daha fazla duygusal yeme yaşadıkları çalışmayla desteklenmiştir. Her iki cinsiyette değerlendirdiğimizde ise kadınlarda erkeklere göre üç kat daha fazla duygusal yeme atakları görülmektedir. Kaygı bozukluğu ve depresyonda azalan seratonin, dopamin seviyelerimize karşın artan adrenalin, kortizol ve nöradrenalin gibi hormonal değişiklikler sonrası bireylerin öğünlerinde daha fazla karbonhidrata yer verdikleri ve günlük enerji alımının 1.4 katına çıktığı bulunmuştur. Bu kısır döngüler git gide arttığında ise bireylerde yüksek enerji alımına bağlı olarak maalesef ki obezite de gelişiyor. Kilo-beden-ayna takıntıları ve yoğun sağlık kaygıları da git gide kişide özgüven yetersizlikleri ve daha fazla duygusal yemek ataklarıyla sonuçlanıyor. PEKİ DUYGUSAL YEMEYİ NASIL YÖNETEBİLİRİZ? • Profesyonel bir yardım alarak bu duruma neden olan taban sorunlar için terapi desteği yapılacak ilk adım! • Duygusal yemenin olduğu zamandaki duyguyu tespit etmek ve düşünceleri kağıda dökmek. • Kliniksel bir duygusal yeme ölçeği doldurup skorlama yapmak ve durumun şiddetini belirlemek. • Kilonun yönetimi için diyetisyen desteği almak. • Düzenli bir egzersiz programı oluşturarak seratonin ve dopamin seviyelerini vücutta doğal olarak yükseltmek. • Duygusal yeme davranışı günün hangi saatlerinde tekrarladığını tespit etmek ve o saati başka aktivitelerle yer değiştirmek. • Evde veya çalışma ortamında küçük miktarlarda sağlıklı gıdalar bulundurmak. Yüksek kalorili, paketli hazır gıdalardan uzak durmak. • Kaliteli ve yeterli sürede bir uykuyu yakalamak! • Evde her daim az miktarlarda günlük yetecek kadar yemekler pişirmek. Sizde en az haftada 2 kez duygusal yeme atakları geçirdiğinizi ve bunun sonucunda kilonuz ve sağlığınız üzerine pişmanlık duyuyorsanız mutlaka profesyonel bir destek almaktan çekinmeyin. Yeme dürtüsü ile başlayan çiğneme refleksi ile artan dopamin seviyelerini sürekli yükseltmeye çalıştığınız duygu durumlarından çıkmak, aslında ideal bir kilonun ve beden-ruh sağlığının korunması açısından çok önemlidir. Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle, sağlıkla kalın...
 
Geri
Üst