A
Admin
Yönetici
Yönetici
Aslında bu yazımı, Elbistanın Sesi gazetesinde 17 Ağustos 2016 tarihinde kaleme almıştım. Değerli büyüğüm, ağabeyim, Elbistan’a bağlı Izgın Kasabası önceki dönem Belediye Başkanı Ömer Çolak ile ortak bir arkadaşımızın mekânında 22 Mayıs 2025 tarihinde bir çay içelim, sohbet edelim diye bir araya geldiğimizde bize çay ikramında bulunan işletmenin çalışanı genç kardeşimize sen çok güzel resim çekiyormuşsun, bize öyle söylediler hele şu 68 ve 78 kuşağının iki delikanlısının bir resmini çekerimsin diye espiri mahiyetinde ricada bulununca, yaklaşık 9 yıl önce kaleme aldığım bu yazı geldi aklıma. Hafızalarımızı tazeleyelim ve o günleri bir daha yâd edelim diye yazımı siz değerli okuyucularıma tekrar sunuyorum. "Bir kargaşa vardı yalan değil, bir kapışma... Labirentin bir ucu 'Bağımsız Türkiye'ydi, Öbür ucu “Milliyetçi Türkiye” Ama karartma gecelerinde bile hepsinin rüyası aydınlıktı... 1970'li YILLARIN GENÇLİĞİ; tuzağa düştü ama sadece kendilerini yaktılar..." Siz 1970’li yılları nasıl hatırlıyorsunuz bilmem ama? Ben ne zaman dönüp maziye baksam; 1970’Lİ YILLARIN GENÇLİĞİ geliyor aklıma. Dava sahibi, fikir sahibi, ideoloji sahibi, ÜLKÜCÜ ve DEVRİMCİ gençlik. Siyasal tercihler, genellikle, çocuklukta ve ergenlikte biçimlendiği için benim siyasete ilgim de o yıllarda başladı 1970'lerden bahsediyorum. Mükrimin Halil Lisesi Ortaokuluna başladığım 1973 yılında yaşım daha henüz 12 iken birçok Anadolu çocuğu/genci gibi, bende kendimi ÜLKÜCÜ hareketin içinde buldum. O yıllarda DEVRİMCİ de olabilirdim. Hangi siyasi görüşten, hangi partiden olursak olalım, zamanla siyasi görüşlerimiz, partilerimiz değişebilir. Siyasi görüşlerimiz sabit değildir ama aramızdaki kardeşlik bakidir. Siyasi görüşümüz, düşüncemiz ne olursa olsun hepimiz birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde, kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede, aynı vatanda, aynı bayrak altında yaşamak istiyoruz. Biliyorsunuz 1970 li yıllar sağ-sol, ÜLKÜCÜ, DEVRİMCİ kamplaşması olarak adlandırılan bir dönemdi. Benimde çocukluk ve gençlik yıllarım sağ-sol çatışmalarının yaşandığı bu yıllara denk geldi. Bizim anılarımızda 1970 li yılların adı, 12 Eylül öncesi olarak geçer. 12 Eylül öncesi bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini birbirine karşı kışkırtan kapitalist ve emperyalist güçler idi. Şehirleri, mahalleleri, caddeleri ve hatta sokakları siyaseten kurtarılmış bölgeler olarak bölmüşlerdi, kimilerine ÜLKÜCÜLER hâkimdi, kimilerine de DEVRİMCİLER. Bazı günler sokaklara çıkmak, okullara gitmek cesaret isterdi. Düşünen, fikir üreten, düşündüğünü ifade edebilen, sorgulayan Türkiye'nin geleceğine yön verecek olan 1970’Lİ YILLARIN GENÇLİĞİNİ Amerikan ve batı emperyalizmi pasifize ve yok etmeye çalıştı. Burada özellikle altını çizerek belirtmek isterim ki; 1970’Lİ YILLARIN GENÇLİĞİ; ÜLKÜCÜSÜ de DEVRİMCİSİ de korkusuz, cesur, yürekli, gözü pek delikanlı, vatanperver ve yurtsever gençlerdi. 1970’Lİ YILLARIN GENÇLİĞİ; ilkeleri, ideolojileri, amaçları, idealleri ve değerleri olan bir gençlikti. Ne yazık ki, Amerikan ve batı emperyalizmi Türkiye'nin, hem sağda hem solda, bir sürü zeki insanını, yani mühendis olacak, doktor olacak, iktisatçı olacak, sosyal bilimci olacak, siyasetçi olacak, zehir gibi gençlerinin, gencecik yaşta ya ölmesine, ya da hapse girmesine sebep oldu. Türkiye'nin şimdilerde beyin takımını oluşturacak binlerce genç bilinçli bir şekilde tasfiye edildi. Aradan neredeyse yarım asır geçmesine rağmen, ÜLKÜCÜLER; Ruhi Kılıçkıran’ı, Yusuf İmamoğlu’nu, Dursun Önkuzu’yu, Süleyman Özmen’i, Mustafa Pehlivanoğlu’nu, Abdullah Çatlı’yı, Abdurrahim Karakoç’u da unutmadılar. Başbuğ Alparslan Türkeş’i de unutmadılar, unutmayacaklar. DEVRİMCİLER; Deniz Gezmiş’i, Yusuf Aslan’ı, Hüseyin İnan’ı, Mahir Çayan’ı, Sinan Cemgil’i, Erdal Eren’i, Mahsuni Şerif’i de unutmadılar. Karaoğlan Bülent Ecevit’i de unutmadılar, unutmyacaklar. 1970’Lİ YILLARIN GENÇLİĞİ; eleştirilerini, fikirlerini çıkıp çatır çatır meydanlarda söyleyen bir gençlikti. Bunları neden yazıyorum?12 Eylül öncesini yaşayan biri olarak yazıyorum. O günlerin sıkıntısını çeken biri olarak yazıyorum, kapitalizmin böl parçala yönet politikasına alet olmayalım diye yazıyorum. Geçmişten ders çıkararak,tıpkı 1970’ lerde olduğu gibi, bizleri bölmek ve parçalamak isteyenlere asla fırsat vermeyelim diye yazıyorum.Yarınlarımızın geleceğimizin teminatı olan 2000’li yılların pırıl pırıl gençlerine de aynı senaryoyu sahneye koyup, aynı filmi tekrar oynatmak istiyorlar da onun için yazıyorum..Geçmişte yaşadıklarımızdan ders çıkartmalıyız diye yazıyorum. Hepimiz bu memleketin evlatlarıyız, birbirimizin kardeşiyiz, düşüncelerimiz ne olursa olsun, siyasi görüşümüz ne olursa olsun bu vatan, bu ülke, bu bayrak hepimizin, Biz Hep Birlikte Türkiye'yiz. Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, muhafazakarı, liberali, dindarı, özgürlükçüsü hepsiyle beraber biz aynı ağacın dallarıyız, et ile tırnak gibiyiz,bizi bizden ayırmak isteyen kardeşliğimize,birlik ve beraberliğimize, nifak tohumu ekenlere fırsat vermeyelim diye yazıyorum. Hepimizin ortak değeri olan vatan ve bayrak uğruna 79 milyon Türk halkının birliği, bütünlüğü, kardeşliği için hep bir araya geldiğimiz gerginlik ve çatışma kültüründen uzaklaştığımız şu günlerde toplumun bütün renkleri tarafından ciddi düzeyde kabul gören uzlaşı kültürü günlük yaşantımızın bir parçası olsun ve bu kültürü gelecek nesillere daha da zenginleştirerek aktaralım diye yazıyorum. Tekrar görüşmek dileğiyle sevgiyle, saygıyla kalın değ